Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde alınan tedbirlerden birisi de, iflas erteleme ile ilgili olarak yapılan düzenleme olduğu görülmektedir.Bu düzenlemenin yasal temelini Resmi Gazete’nin 31.07.2016 tarih ve 29787 sayılı nüshasında neşrolunan 669 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” teşkil etmektedir.
Kararnamenin, "İflas erteleme" kenar başlıklı m.4 hükmü şu şekildedir:
"Olağanüstü halin devamı süresince, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 179uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz; bu yönde yapılan talepler mahkemelerce reddedilir."
Bu hükümle, terör örgütü ile rabıtalı olabilecek sermaye şirketleri ve kooperatiflerin iflasın ertelenmesi hükümlerinden ve bu kapsamdaki hukuki korumadan yararlanmalarının Olağanüstü Hal dönemi sürecinde önüne geçilmesi amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, Olağanüstü Hal ilanından sonra Mahkemelere yapılan iflasın ertelenmesi başvurularının, işbu kararname uyarınca reddi gerekmektedir.
Süre bakımından yapılacak değerlendirmede, kararname hükmünün olağanüstü halin devamı süresince, yani 21.07.2016 tarihinden itibaren doksan gün boyunca uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, anılan tedbirin, olağanüstü halin ilan edildiği 21.07.2016 tarihinden, 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 31.07.2016 tarihleri arasında da uygulanacağı neticesine varılabilir.
Dolayısıyla, uygulamada Olağanüstü Hal sonrasında Mahkemelere yapılacak iflas erteleme talepleri doğrudan reddedilecektir. Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerine karşı yargı yolları kapalı olacağı için başvuruda bulunan firmaların kısa vadede sonuç almaları mümkün görünmemektedir. Ancak başvuruda bulunan firmaların iç hukuk yollarının tüketilmesi akabinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri’ne başvuruda bulunma hakları mevcut olduğu gibi, uğranılan zararların bu yolla tazmini maddi vakıanın değerlendirilmesi akabinde verilecek kararlar ile belirlenecektir.
Kararname hükmü sürmekte olan davalara ne şekilde etki edecektir? Olağanüstü halin ilanından önce yapılan iflasın ertelenmesi talepleri hakkında, tedbir kararı verilip verilmediğine bakılmaksızın, olağanüstü hal süresince nihai kararın verilemeyeceği anlaşılmaktadır. Keza, Olağanüstü Hal ilanından önce iflasın ertelenmesi talebinde bulunulmuş ve henüz tedbir kararı verilmemiş ise, olağanüstü hal süresince tedbir kararı verilemeyecektir. Haliyle, Olağanüstü Hal süreci uzatıldıkça davaların da sürüncemede kalacağı son derece sarih bir husustur.
Bu uygulamanın ne gibi neticeleri olacaktır?
Her ne kadar uygulamada iflas erteleme düzenlemesinin kötüye kullanıldığı örneklere sıkça rastlanmaktaysa da, birçok büyük sermaye şirketinin bu düzenlemeler ile iflasın eşiğinden döndüğü bilinmektedir. Ekonomimiz, bilhassa büyük sermaye şirketlerin iflasından gerek kısa vadede ve gerekse uzun vadede dolaylı olarak etkilenmektedir.
Mevcut düzenleme, tabiri caizse kurunun yanında yaşın da yanmasına sebep olacak nitelikte midir? Belirtmemiz gerekir ki, terör ile bağlantılı olduğu kesin delillerle tespit edilen firmalara ve bu tür firmaların yöneticilerine karşı en ağır tedbirlerin uygulanması gereklidir. Ancak, hiçbir şekilde terör gibi faaliyete bulaşmamış, uzun yıllar vergilerini düzenli ödemiş olan firmaların iktisadi olarak sarsılması döneminde iflaslarına karar verilmesi ve iflas erteleme düzenlemesi ile iyileştirme yoluna gidilmemesi, birçok sorun doğuracak niteliktedir. Ekonomide bu tür firma iflaslarının zincirleme etkileri de olduğu aşikardır.
Bu nedenle, iflas erteleme ile ilgili olarak daha spesifik bir düzenleme yapılması, terörle rabıtalı olan firmalara bu hakkın hiçbir şekilde tanınmaması, ancak terör ile uzaktan yakından ilgisi olmayan firmaların İcra İflas Kanunu’ndaki iflas erteleme hükümlerinden şartları oluştuğu takdirde yararlanmaya devam etmesi şeklinde bir düzenlemeye gidilmesi uygulama sorunlarını çözebilecektir.