• Zayi belgesi talebi için Asliye Ticaret Mahkemesi’ne zayi olma olayının öğrenilmesi tarihinden itibaren 15 gün içinde başvurulması zaruridir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, zayi belgesi için yapılan başvurularda, mahkemece öğrenme tarihinin tespit edilerek hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin belirlenmesi gerektiğine hükmetmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin .2014/5660 E. 2014/11825 K. sayılı 23.6.2014 tarihli ilamı). Zayi talebi alınamadığı durumlarda, vergi mahkemesince zayi olunan evrak istenir ve sunulamazsa, m. 359/a/2 hükmü uyarınca ticari defterlerin ve faturaların ibraz edilmemesi gizleme suçu işlenmiş olacağından, hak düşürücü süre olan 15 günün geçirilmemesine dikkat etmek gerekmektedir.

  • Vergi Usul Kanunu m. 341 hükmünde düzenlenen vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili mükellefiyetlerini zamanında ifa edememesi yahut eksik ifa etmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesi fiilidir. Bu durumun tespitinde, vergi ziyaına sebebiyet verilmesi nedeniyle vergi cezası kesilmektedir. Bu oran genelde ziyaa uğratılan verginin bir katı olup, şayet VUK m. 359 hükmünde tanımlanan suçlarla ilgili sebebiyet verilmişse, üç katı oranında vergi cezası kesilmektedir.

  • Ticari sır, gerek şahıs şirketleri, gerekse limited ve anonim şirketlerin faaliyet alanları ile ilgili olarak, bu firmaların çalışanları ve akdi ilişkide oldukları gerçek ve tüzel kişilerce bilinen, rakiplerinin bu bilgilere ulaşması halinde zarara uğrama riski bulunan, işletmenin ticari başarısı ve verimliliği için önem arz eden, gerek kamuya gerekse ilgisi olmayan şahıslara açıklanmaması gereken, firmanın iç işleyişi, organizasyon yapısı, mali ve iktisadi durumu, kredi ve nakit bilgileri, faaliyet hedef ve stratejisi, hammadde kaynak bilgileri, imalata dair teknik bilgiler ve özellikler, fiyatlandırma uygulaması bilgisi, pazarlama stratejisi ve taktikleri, firmanın pazar payı, toptancı ve perakendeci bilgileri, müşteri potansiyeli ve ağ bilgisi, her türlü sözleşme ve protokol bilgileri ve bu türden tüm bilgi ve belgeyi ifade etmektedir.

  • Bankacılık sırrı, bankaların yöneticileri ve peronellerince bilinen, her türlü mali, ekonomik bilgileri, kredi ve nakit bilgilerini, bankanın müşteri bilgileri ve müşteri potansiyeli, bankanın kredi vermesi, kimlere ne kadar kredi kullandırdığı, mevduat toplaması, kimlerin ne kadar hesabı olduğu, banka yönetim esasları, her türlü bankacılık hizmet ve faaliyetleri ile risk pozisyonlarını haiz tüm bilgi ve belgeleri, bankanın her türlü işletmesel bilgisini, faaliyet ve hedef stratejisini içeren, bu türden tüm bilgi ve belgeyi ifade etmektedir.

  • Müşteri sırrı, gerek şahıs şirketi, gerekse limited ve anonim şirketlerin, banka ve sigorta şirketlerinin, aracı kurumların, iktisadi teşekküllerin, her türlü serbest meslek erbabının kendi faaliyet alanına ilişkin, müşterilerinin şahsi ve özel bilgilerini, ekonomik ve ticari bilgilerini, mali durum bilgilerini, nakit ve kredi durumuna dair bilgilerini, bu türden tüm bilgi ve belgeyi ifade etmektedir.

  • Ticari sırların açıklanması fiili, Türk Ceza Kanunu m. 239 hükmü ile suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun faili, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.

  • Bankacılık sırlarının açıklanması fiili, hem 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 239 hükmü ile, hem de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 159 hükmünde suç sayılmıştır. Bu durum kanun hükümlerinin içtimaı durumudur. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2013/14327 E. 2015/16810 K. sayılı 30.11.2015 tarihli ilamı, özel normun önceliği ilkesi uyarınca Bankacılık Kanunu m. 159 hükmü esas alınarak karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Sırların Açıklanması” başlığını haiz m. 159 hükmü uyarınca, bankacılık sırlarını açıklayan failler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin günden ikibin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılacak, banka ve müşterilere ait sırları açıklayan üçüncü kişiler hakkında da aynı cezaların uygulanacak, bu kimselerin sırları kendileri ya da başkaları için yarar sağlamak amacıyla açıklamış olursa verilecek cezaların altıda bir oranında artırılacak, ayrıca fiilin önemine göre sorumluların bu Kanun kapsamına giren kuruluşlarda görev yapmaları da iki yıldan aşağı olmamak üzere geçici veya sürekli olarak yasaklanacaktır.

  • Müşteri sırların açıklanması fiili, Türk Ceza Kanunu m. 239 hükmü ile suç olarak tanımlanmış olup, müşteri sırlarını açıklayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.

  • Bilimsel keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin sırlar da Türk Ceza Kanunu m. 239 hükmü kapsamına korunmaktadır. Bilimsel buluşların veya sınai uygulamaya dair bilgileri ve sırları, yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişiler, bu bilgileri hukuka aykırı ele geçiren kişiler de bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.

  • Türk Ceza Kanunu m. 239/3 hükmü uyarınca, ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeler ile fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgilerin Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması halinde, suçun failine verilecek olan bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası, üçte biri oranda arttırılacaktır. Ayrıca ticari sırların, bankacılık sırlarının, müşteri sırlarının, bilimsel ve sınai sırların ülke içinde Türk vatandaşlarına açıklanması suçu şikayet üzerine soruşturulan bir suç iken, bu sırların yabancılara verilmesi re’sen soruşturulacak bir suçtur.

  • Ticari sırların, bankacılık sırlarının, müşteri sırlarının, bilimsel ve sınai sırların, cebir ve tehdit ile öğrenilerek işlenmesi, TCK m. 239/4 hükmünde düzenlenmiştir. Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi Ticari sırların, bankacılık sırlarının, müşteri sırlarının, bilimsel ve sınai sırları, bu sırlarla ilgili bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişinin, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağına hükmedilmiştir.

  • Ticari sırların, bankacılık sırlarının, müşteri sırlarının, bilimsel ve sınai sırların açıklanması durumunda, bu suçun mağduru olan tarafın, konuyu kapsamlı anlatan bir dilekçe ile, yasal dayanaklar ve olgusal sebeplerin belirtilerek suçun işlendiği mahallin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması gerekmektedir. Konunun teknik ve hukuki boyutunun komplike olması nedeniyle, suç duyurusunun konuda uzman avukatla yapılması, soruşturma ve kovuşturma aşamalarının avukatla takibinde mağdurların hukuki yararı bulunmaktadır.

  • Şantaj, bir kimseden maddi çıkar sağlamak, haksız kazanç sağlamak amacıyla, kişiyi aşağılayıcı, kötüleyici, gözden düşürücü bilgi açıklamakla, yaymakla korkutmak; kişiyi arzu etmediği bir fiile zorlamak amacıyla durumundan istifadeyle baskı kurmak fiili olarak tanımlanmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan tanımı itibariyle, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamak fiilidir.

  • Türk Ceza Kanunu’na göre şantaj fiili hapis cezası gerektiren bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun m. 107 hükmünde düzenlenen şantaj suçu kapsamında; hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.

  • Şantaj suçu sözlü şekilde, telefonla arayarak işleneceği gibi, her türlü iletişim aracı kullanılarak, sosyal medyada facebook, twitter, instagram gibi siteler, whatsapp, skype gibi uygulamalar aracılığıyla da işlenebilir. Şantaj suçunun sosyal medya aracılığıyla işlendiği durumlarda, savcılıkça yapılacak ip adresi tespiti önemli bir delil teşkil etmektedir.

  • Ceza hukukunda, ancak takibi şikayete bağlı suçlar bağlamında uzlaştırma hükümleri uygulanmakta, bu kapsam dışındaki suçlarda uzlaşma mümkün olmamaktadır. Şantaj suçu, takibi şikayete bağlı bir suç değildir. Dolayısıyla, şantaj suçundan dolayı mağdur şikayeti geri çekse bile dosya kapanmayacaktır ve uzlaştırmacı görevlendirilmeyecektir. Bu suç kapsamında savcılık tarafından re’sen soruşturma da başlatılabileceği gibi, şikayetin geri çekilmesi halinde dahi soruşturma ve kovuşturma devam edecektir.

  • Gerek şantaj, gerekse tehdit fiileri, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmıştır. Çoğu zaman şantaj ve tehdit fiilleri birbirine karıştırılabilmektedir. Nitekim, tehdit suçlarında korkutma unsuru ön plandayken, şantaj suçunda haksız çıkar sağlama ön plandadır. Bu iki suçu ayıran kriter haksız çıkar sağlama durumudur. Misal olarak, “seni bitiririm” gibi bir cümle sadece tehdit suçudur. Ancak “istediğim parayı vermezsen özel bilgilerini açıklarım” şeklindeki bir cümle, haksız çıkar sağlama amacı güderek baskı oluşturduğundan şantaj suçudur.

  • İletişim teknolojilerindeki gelişmeler temelinde, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, birçok suçun internet üzerinden işlendiği görülmektedir. Şantaj suçlarının büyük bir kısmı da internette sosyal medya siteleri aracılığıyla işlenmektedir. Genellikle facebook, twitter, instagram gibi siteler üzerinden şantaj suçları işlenmektedir. Çoğu zaman da kişisel verilerin izinsiz ele geçirilmesi suretiyle şantaj suçu işlenmektedir. Bu durumda şantaj suçuyla birlikte, kişisel verilerin izinsiz ele geçirilmesi ve kullanılması suçlarından da soruşturma açılmakta ve failin durumu ağırlaşmaktadır. Birçok durumda da, kişinin kendi rızasıyla sanal sohbet sırasında paylaştığı görsel ve videolar daha sonra şantaj amaçlı kullanılabilmektedir.

  • Şantaj suçu, internet üzerinden olduğu kadar, mobil telefon uygulamaları aracılığıyla da işlenebilmektedir. Bu uygulamaların başında, whatsapp gelmektedir. Bu uygulama aracılığıyla, şantaj unsuru görsel materyal mağdura gönderilerek, şantaj taleplerinin yapıldığı görülmektedir. Whatsapp üzerinden yapılan şantajın savcılıkça tespiti daha hızlı ve kolaydır. Çünkü bu uygulamaya bir telefondan girilmektedir ve hangi telefondan girilmiş ve şantaj suçunun işlenmiş olduğu ilgili kurumlarla yazışma yapılarak daha hızlı şekilde gerçekleşmektedir.

  • Şantaj suçunun faili, şantaj suçuna konu olan görsel, video ve benzeri materyali internet üzerinden yayımlaması halinde, bu içeriğin kaldırılması için yasal olarak başvuru yapılması mümkündür. Kaldırılması istenilen içerik, aynı zamanda ceza davasına da konu teşkil edeceğinden, Noter kanalıyla 24 saat e-tespit yapılmasında yarar vardır. Mağdurların 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun m. 9/1 hükmü uyarınca internetten konusu suç teşkil eden içeriğin kaldırılması için Sulh Ceza Hakimliği’ne müracaat edilme hakkı vardır. Aynı kanunun m. 12/5 hükmü uyarınca, internet sitesinin merkez adresinin bulunduğu yerin Sulh Ceza Hakimliği’ne müracaat edilebileceği gibi, mağdurun ikamet ettiği mahallin Sulh Ceza Hakimliği’ne de müracaat edilebilecektir.

BİZE ULAŞIN

Bizimle görüşmek istediğiniz hukuki konular hakkında iletişime geçebilirsiniz.

AVUKAT TOLGA ERSOY

Hobyar Mh. Ankara Cd. No:31
Hoşağası İşhanı Kat:2 No:307
Sirkeci-Fatih/İSTANBUL
HUKUK BÜROSU

İstanbul'da olan Avukat Tolga Ersoy Hukuk Bürosu tüzel kişiliklere ve şahıslara hukuki hizmet vermektedir. Ağırlıklı olarak Ceza Hukuku alanında Ağır Ceza Avukatı olarak çalışmakta birlikte, Aile Hukuku ve Tazminat Hukuku başta olmak üzere hukukun birçok alanlarında Avukatlık hizmeti sunmaktadır.

SOSYAL MEDYA

Avukat Tolga Ersoy'u Takip Edebilirsiniz.