Göçmen Kaçakçılığı Suçu: Sık Sorulan Sorular

Göçmen kaçakçılığı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesinde yer almakta olup, yabancı uyruklu kişilerin yasa dışı yollardan Türkiye’ye sokulması, ülkede barınmalarına yardımcı olunması veya yasa dışı biçimde yurtdışına çıkarılmaları durumunda, maddi menfaat karşılığında işlenen ve kamu düzenini, sınır güvenliğini ile insan haklarını tehdit eden, şikâyete tabi olmayan ve uzlaştırma kapsamına girmeyen bir suç olarak düzenlenmektedir.

Göçmen kaçakçılığı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesi kapsamında düzenlenmekte olup, yabancı uyruklu kişilerin yasadışı yollarla Türkiye’ye sokulması, ülkede kalmalarına yardımcı olunması veya yasa dışı biçimde yurtdışına çıkarılmaları durumunda, maddi çıkar karşılığı işlenen bir suç olarak tanımlanmaktadır. Bu suç tipi, yalnızca sınır güvenliği ihlali anlamına gelmemekte; aynı zamanda kamu düzenini ve insan haklarını tehdit eden, çok katmanlı bir hukuki mesele arz etmektedir. Göçmen kaçakçılığı, şikâyete bağlı olmayan ve uzlaştırma kapsamına girmeyen bir suçtur; yani kamu düzenine karşı işlenen suçlar arasında yer almakta ve savcılıklar tarafından resen soruşturulmaktadır. Özellikle örgütlü biçimde ya da tehlikeli araç ve yöntemlerle işlendiğinde, cezası ağırlaştırılmakta ve fail hakkında daha yüksek oranlarda hapis ve adli para cezaları uygulanmaktadır. Kastla işlenen bir suç olması, failin bilinçli hareket etmesi gerektiği anlamına gelmekte; yani dikkatsizlik veya ihmal bu suçu oluşturmak için yeterli görülmemektedir. Aynı zamanda soyut tehlike suçu niteliğinde olması, somut bir zararın ortaya çıkması şartını aramamaktadır; yalnızca kamu düzeninin ve sınır güvenliğinin tehlikeye atılması, suçun oluşması için yeterli kabul edilmektedir.

1. Temel Tanım ve Kavramsal Sorular:

Göçmen kaçakçılığı suçunun hukukî unsurları nelerdir?

Göçmen kaçakçılığı suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 79. maddesinde düzenlenmiştir ve üç temel hukukî unsurdan oluşur: fiil unsuru, fail unsuru ve manevî unsur. Fiil unsuru, bir yabancının doğrudan veya dolaylı olarak ülkeye yasa dışı yollarla girmesine veya ülkede kalmasına yardımcı olmak ya da ülke dışına çıkmasını sağlamaktır. Fail unsuru açısından, bu suçu herkes işleyebilir; failin özel bir sıfat taşıması gerekmez. Manevî unsur ise kasttır; failin bu fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Ayrıca suçun maddi menfaat karşılığı işlenmesi, nitelikli hal sayılarak cezayı artırıcı etki yapar. Göçmen kaçakçılığı suçu, kamu düzenine ve göç politikalarına zarar verdiği için toplum açısından ciddi bir tehdit olarak kabul edilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunun faili kim olabilir?

Göçmen kaçakçılığı suçu, fail bakımından herkes tarafından işlenebilen bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Yani bu suçun faili olabilmek için herhangi bir kamu görevlisi yahut özel bir sıfat taşıma zarureti bulunmamaktadır. Dolayısıyla, suçun faili hem gerçek kişiler olabilir hem de tüzel kişilerin faaliyetleri çerçevesinde hareket eden kimseler açısından sorumluluk doğabilir. Uygulamada, organizatörler, aracı şahıslar veya ulaşım imkânı sağlayan şahıslar bu suça fail olarak iştirak edebilir. Bu itibarla, suçun faili bakımından geniş bir yelpaze öngörülmüş, fiilin organize yahut tekil şekilde işlenmesi de mümkündür. Failin kazanç saikiyle hareket etmesi, nitelikli hal olarak değerlendirildiğinden, bu husus failin cezai sorumluluğunu da artırmaktadır.

Göçmen kaçakçılığı suçunun mağduru kimdir?

Göçmen kaçakçılığı suçunun mağduru doğrudan bireyden ziyade kamu düzeni ve devletin göç politikalarıdır; zira bu suç tipi, bireysel zarardan çok kamuya yönelik bir tehdit teşkil eder. Zira düzensiz göç, demografik yapının değişimine sebebiyet vermesi nedeniyle kamu düzenini bozan bir durumdur. Ancak doktrinde ve uygulamada, kaçak yollarla göç eden kişiler de dolaylı mağdur olarak değerlendirilebilmektedir. Bu şahıslar çoğu zaman maddi imkânsızlıklar, savaşlar yahut zulümden kaçma saikiyle hareket ettiklerinden, organizatörlerin sömürüsüne açık hâle gelirler. Bu sebeple, her ne kadar ceza hukuku bakımından asli mağdur kamu olsa da, fiili zarar gören ve çoğu zaman insanlık onurunu zedeleyici muamelelere maruz kalan göçmenlerin de mağduriyetleri de göz ardı edilmemelidir.

Göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti arasındaki temel farklar nelerdir?Göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti arasındaki en temel fark, rıza ve amacın niteliğidir. Göçmen kaçakçılığında, kişinin kendi rızasıyla yasa dışı sınır geçişine katıldığı görülür; failin maksadı ise genellikle maddi kazançtır. Buna karşılık insan ticareti, kişiyi zorla, tehdit, hile yahut baskı kullanarak iradesi dışında bir yere götürmeyi ve onu zorla çalıştırmayı, fuhuşa zorlamayı yahut insan onurunu zedeleyici sair faaliyetlerde kullanmayı hedefler. Ayrıca insan ticaretinde mağdur, failin sürekli denetimi altında tutulur ve özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanır. Bu minvalde, göçmen kaçakçılığı yer yönünden bir ihlâl iken; insan ticareti kişinin iradesine ve bedenine yönelen daha ağır bir hak ihlalidir.

Göçmen kaçakçılığı suçunun ceza hukukundaki korunan hukukî değer nedir?

Göçmen kaçakçılığı suçunda ceza hukukunun koruduğu temel hukukî değer, devletin göç politikası üzerindeki hâkimiyeti, kamu güvenliği ve kamu düzenidir. Devletin kimlerin ülkeye girişine, ülkede kalışına yahut çıkışına izin vereceği yönündeki yetkisi, bu suç tipiyle doğrudan ihlal edilmektedir. Zira sınırdan kaçak giriş ve çıkışlar, yalnızca demografik yahut ekonomik sorunlara değil, aynı zamanda millî güvenliğe ilişkin tehditleri de beraberinde getirir. Bu yönüyle göçmen kaçakçılığı, yalnızca bireysel mağduriyetlere değil, kamu otoritesine yönelik bir saldırı olarak da telakki edilir. Dolayısıyla, bu suç tipinde korunan hukukî değer ferden değil, cemiyet nizamı eksenlidir.

Türk Ceza Kanunu’nda göçmen kaçakçılığı suçu için “menfaat” kavramı nasıl yorumlanır?

Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesi çerçevesinde “menfaat sağlama” suçu nitelikli hâle getirir; burada menfaatin maddi yahut manevî olması mümkündür. Ancak uygulamada çoğunlukla maddi menfaat —yani para, mal yahut ekonomik değer taşıyan kazançlar— esas alınmaktadır. Bu menfaatin doğrudan ya da dolaylı elde edilmesi fark etmez; hatta henüz elde edilmemiş, ancak temin edilmesi hedeflenen menfaat dahi suçun nitelikli halini oluşturabilir. Nitekim Yargıtay kararlarında da “menfaat” kavramı geniş yoruma tabi tutulmakta; yalnızca fiilen elde edilmiş kazançlar değil, beklenen yahut vaat edilen kazançlar da bu kapsama dâhil edilmektedir. Bu bağlamda, menfaatin varlığı suçun oluşumu açısından belirleyici değilse de, cezanın ağırlaştırılması yönünde hukukî bir etkiye sahiptir.

2. Cezalar ve Yaptırımlar

Göçmen kaçakçılığı suçunun cezası nedir ve kaç yıl hapis verilir?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesi uyarınca göçmen kaçakçılığı suçunun cezası üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve ayrıca bin günden on bin güne kadar adlî para cezası olarak düzenlenmiştir. Bu ceza hem şahsî menfaat teminini hem de kamu düzeninin ihlâlini cezalandırma gayesi taşır. Kanun koyucu, bu fiilin uluslararası düzen ve millî emniyet açısından arz ettiği tehlikeyi nazar-ı dikkate alarak cezanın alt sınırını oldukça yüksek tayin etmiştir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda verilecek hapis cezasının alt ve üst sınırı nedir?

TCK m. 79 kapsamında göçmen kaçakçılığı suçu için alt sınır üç yıl, üst sınır ise sekiz yıl hapis olarak belirlenmiştir. Bu geniş aralık, hâkimin somut olayın vasıflarına göre takdir yetkisini icra etmesine imkân tanır. Bununla birlikte, suçun nitelikli hallerine temas edilmesi hâlinde bu sınırlar artırılarak uygulanabilir ki, bu da cezalandırmada hakkaniyet ve orantılılık ilkelerine riayet edilmesini temin eder.

Göçmen kaçakçılığı suçunda adlî para cezası uygulanabilir mi?

Evet, göçmen kaçakçılığı suçunda hapis cezasına ek olarak adlî para cezası da öngörülmüştür. TCK m. 79 gereğince, fail hakkında bin günden on bin güne kadar adlî para cezası verilir. Bu ceza, suçun sadece hürriyeti bağlayıcı değil, aynı zamanda mali yaptırımla da müeyyidelendirildiğini göstermektedir. Adlî para cezası, mağduriyetin telafisine değil; kamu düzeninin korunmasına matuf cezai bir tedbirdir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda ceza artırımı sebepleri nelerdir?

Ceza artırımı sebepleri arasında suçun örgütlü şekilde işlenmesi, çok sayıda göçmenin hayatını tehlikeye atacak yöntemlerle gerçekleştirilmesi ve menfaat temini amacı güdülmesi öne çıkar. Ayrıca suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi yahut görevini kötüye kullanarak gerçekleştirilmesi hâlinde de ceza artırımına gidilir. Bu gibi haller, suçu daha ağır ve organize hâle getirdiğinden mücrime yönelik müeyyide de ağırlaştırılır.

Göçmen kaçakçılığı nedeniyle verilen cezalarda cezanın ertelenmesi mümkün müdür?

Genel ceza hukuku ilkelerine göre, iki yılın altındaki hapis cezaları için erteleme mümkündür; ancak göçmen kaçakçılığı suçunda alt sınır üç yıl olduğundan, bu suç için ceza ertelenmesi kural olarak mümkün değildir. Erteleme ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) şartları çerçevesinde ve suçun daha hafif nitelikli şekilleri söz konusu ise düşünülebilir. Fakat uygulamada bu çok nadir görülmektedir.

Göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle verilen hapis cezası denetimli serbestliğe çevrilebilir mi?

Hükümlü, infaz aşamasında koşulları sağlaması hâlinde cezasının son bir yılını denetimli serbestlik altında geçirebilir. Ancak bu, otomatik bir hak olmayıp, infaz rejimi çerçevesinde değerlendirilir. Göçmen kaçakçılığı suçu, örgütlü ya da menfaat temelli işlendiği takdirde, denetimli serbestlikten yararlanma imkânı sınırlanabilir. Bu yönüyle hâkimin ve infaz savcısının değerlendirmesi önem arz eder.

Göçmen kaçakçılığı suçu için verilen cezalar ertelenebilir mi?Yukarıda da izah olunduğu üzere, TCK m. 79’da düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun alt sınırı üç yıl olduğundan, normal şartlar altında cezanın ertelenmesi mümkün değildir. Ancak istisnai durumlarda, örneğin etkin pişmanlık, yardım eden failin işbirliği yapması gibi hallerde cezanın alt sınıra çekilmesi mümkün olur ve bu durumda erteleme ihtimali doğabilir. Ancak bu hâl, fevkalâde durumlara münhasırdır.

Göçmen kaçakçılığı suçunda ceza indirimine neden olabilecek haller nelerdir?

Ceza indirimine neden olabilecek haller arasında iştirakte ikincil rol oynayan failler, yardım eden sıfatıyla sınırlı katkı sunanlar, suçun icrasına engel olmak için kendi rızasıyla teşebbüs aşamasında geri çekilenler, ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlananlar zikredilebilir. Ayrıca failin geçmişi, pişmanlığı, mağdura yönelik olumlu tutumları da takdir indirimi sebebi olabilir. Bu tür hâller, ceza adaletinde şahsîleşme ilkesine hizmet eder.

Göçmen kaçakçılığı suçunda cezaların infaz şekli nasıldır?

Göçmen kaçakçılığı suçunda verilen hapis cezaları, doğrudan kapalı ceza infaz kurumlarında infaz edilir. Cezanın infazı sırasında iyi hâl göstergeleri, hükümlünün disiplin durumu ve infaz süresinin üçte ikisinin tamamlanması koşulları dikkate alınarak koşullu salıverme gündeme gelebilir. Ayrıca denetimli serbestlik uygulaması, infazın son bir yılı için gündeme gelebilir. Bu süreç, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine tabidir.

Suç örgütü kapsamında göçmen kaçakçılığı yapanlara ne tür cezalar verilir?

Suçun örgütlü şekilde işlenmesi, yani en az üç kişinin bir araya gelerek süreklilik ve hiyerarşi içinde hareket etmesi hâlinde, fail hakkında hem TCK m. 79 gereğince göçmen kaçakçılığı cezası, hem de TCK m. 220 uyarınca suç örgütü kurma ve yönetme suçundan ayrıca ceza verilir. Bu durumda hapis cezası artırılarak uygulanır ve fail birden fazla suçtan mahkûm edilmiş sayılır. Nitekim bu durum, suçu daha tehlikeli ve profesyonel hâle getirdiğinden, cezai müeyyide de bu minvalde ağırlaştırılır.

3. Ağırlaştırıcı / Hafifletici Nedenler:

Göçmen kaçakçılığı suçunda örgütlü suç hükümleri nasıl uygulanır?

Göçmen kaçakçılığı fiilinin suç işlemek amacıyla teşekkül etmiş bir örgüt bünyesinde vuku bulması hâlinde, yalnızca TCK m. 79 değil, aynı zamanda TCK m. 220 de tatbik olunur. Bu hâlde faile, hem göçmen kaçakçılığı suçundan hem de suç örgütüne üye olmaktan yahut yöneticilikten ayrıca ceza verilir. Örgütlü suç kapsamında hareket eden faillerin cezaları ağırlaştırıcı sebep teşkil eder. Zira bu durumda suçun sistematik şekilde, hiyerarşik bir yapı içinde, süreklilik arz edecek biçimde işlendiği kabul olunur ki, bu da kamu düzeni açısından ciddî tehdit mahiyetindedir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda suçun işlenme şekli cezanın miktarını etkiler mi?

Göçmen kaçakçılığı suçunun işlenme şekli, cezanın miktarında belirleyici rol oynar. Fiilin tehlikeli araçlarla gerçekleştirilmesi, zor kullanılması, birden fazla kişiyi aynı anda taşıma, ya da insan hayatını tehlikeye düşürecek şekilde icra edilmesi, hâkimin takdirinde cezayı artırıcı sebepler olarak değerlendirilir. Ayrıca fiilin deniz yoluyla, gece vakti ya da sınır hatlarının güvenlik zafiyetlerinden istifade ederek gerçekleştirilmesi, suçun planlı ve profesyonelce işlendiğine delâlet eder ve bu durum da cezanın tezyid edilmesine sebep olur.

Göçmen kaçakçılığı suçunun işlenmesi sırasında meydana gelen ölüm olayları nasıl değerlendirilir?

Eğer göçmen kaçakçılığı fiilinin icrası sırasında bir yahut birden çok kişinin ölümü meydana gelirse, bu durum failin kastının türüne göre ayrıca değerlendirilir. Şayet fail, ölüm sonucunu öngörebilecek durumda olduğu hâlde tedbir almamışsa, bilinçli taksir hükümleri uygulanır. Ancak ölüm sonucu, kasti bir tutumun yahut ağır ihmalin neticesi ise fail hakkında olası kastla öldürme suçundan ayrıca ceza verilmesi gerekir. Bu durumda göçmen kaçakçılığı ile birlikte neticesi sebebiyle ağırlaşan suçlar kapsamında müstakil cezalar gündeme gelir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda failin amacının maddi menfaat olması şart mı?

Göçmen kaçakçılığı suçunun oluşabilmesi için menfaat temini şart değildir; suç, sırf yardım saikiyle dahi işlenmiş olsa meydana gelir. Ancak maddi menfaat sağlama amacı, suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir ve bu durum cezayı artırıcı bir sebep teşkil eder. Menfaat maddî olabileceği gibi manevî de olabilir; fakat genelde parasal yahut eşya temelli kazançlar söz konusudur. Yani, kazanç saiki suçun unsuru değil, fakat ağırlaştırıcı vasfıdır.

Göçmen kaçakçılığı suçunda çocukların taşınması özel bir durum yaratır mı?

Evet, göçmen kaçakçılığı kapsamında reşit olmayan şahısların, bilhassa da yalnız seyahat eden çocukların taşınması, suçun mağdur üzerindeki etkisini ağırlaştırıcı bir durum olarak kabul edilir. Çocuklar hem fizikî hem psikolojik olarak savunmasız olduklarından, bu durum failin sorumluluğunu katmerlendirir. Uygulamada çocukların taşınması hâlinde çocuk istismarı, çocuk kaçırma, yahut insan ticareti gibi ek suç tiplerinin de gündeme gelmesi mümkündür. Bu bağlamda, suça konu şahsın yaş durumu ceza takdirinde mühim bir ölçüt hâline gelir.

Göçmen kaçakçılığı suçunun mükerrer işlenmesi halinde cezalar birleştirilir mi?

Suçun mükerrer (tekrarlı) şekilde işlenmesi hâlinde her bir fiil ayrı bir suç olarak değerlendirilir; bu durumda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Failin her eylemde farklı mağdurları ayrı ayrı taşıdığı ispatlanırsa, her bir fiil için müstakil cezaya hükmolunur. Ancak eylemler, aynı suç teşebbüsü kapsamında ve aynı saikle gerçekleşmişse, bu durumda TCK m. 43 gereği zincirleme suç hükümleri uygulanarak, ceza belli bir oranda artırılarak verilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda fail kamu görevlisi olursa ceza artar mı?

Evet, göçmen kaçakçılığı suçunun kamu görevlisi tarafından ve görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi hâlinde, TCK m. 79’a göre cezanın yarı oranında artırılması öngörülmüştür. Bu, failin görevi kötüye kullanma suçunu da işlemiş olabileceği anlamına gelir. Zira kamu görevlisinin suça iştiraki, yalnızca şahsî değil, aynı zamanda devlet otoritesine duyulan güvenin zedelenmesine de sebebiyet verir. Bu yüzden kanun koyucu, bu tür ihlâlleri şedid müeyyidelerle cezalandırma yoluna gitmiştir.

4. Yargılama Usulü ve Ceza Muhakemesi Süreci:

Göçmen kaçakçılığı suçu hangi mahkemede yargılanır?

Göçmen kaçakçılığı suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesinde düzenlenen ve alt sınırı üç yıl olan bir suç tipidir. Bu nedenle yargılaması, suçun ceza miktarı ve ağırlığı gereği, Asliye Ceza Mahkemelerinde değil, doğrudan Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemesi, suçun toplum düzenine etkisi ve organize şekilde işlenebilme ihtimali dolayısıyla yargılamada yetkili ve görevlidir. Bu husus, ceza yargılamasında ihtisaslaşmış mahkemelerin sorumluluğunu da beraberinde getirir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda tutuklama şartları nelerdir?

Tutuklama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca ancak kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve kaçma yahut delilleri karartma tehlikesinin bulunması hâlinde mümkündür. Göçmen kaçakçılığı suçu, CMK m. 100’de yer alan katalog suçlardan biri olduğundan, tutuklama tedbiri uygulaması bakımından daha düşük bir ispat eşiği ile değerlendirilir. Eğer suç örgütlü şekilde işlenmiş, mağdurların hayatı tehlikeye atılmış veya failin kaçma ihtimali kuvvetli ise tutuklama kararı verilebilir. Bu tedbir, istisnaî olmakla birlikte, suçun niteliği gereği sıklıkla başvurulan bir koruma tedbiridir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda adlî kontrol tedbiri uygulanabilir mi?

Göçmen kaçakçılığı suçu kapsamında adlî kontrol tedbirleri de uygulanabilir. CMK m. 109’a göre, tutuklama yerine daha hafif koruma tedbiri olarak uygulanan adlî kontrol, sanığın yurt dışına çıkış yasağı, belirli aralıklarla karakola imza verme veya konutu terk etmeme gibi yükümlülükleri kapsayabilir. Özellikle tutuklama için yeterli gerekçe bulunmayan hâllerde, sanığın kaçmasını yahut delillere müdahalesini engellemek için adlî kontrol müessesesi devreye girer. Bu tedbir, hem bireyin özgürlük hakkı hem de yargılamanın sağlıklı yürütülmesi açısından bir denge aracı olarak kabul edilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda istinaf ve temyiz yolları nasıl kullanılır?

Göçmen kaçakçılığı suçu ile ilgili verilen ilk derece mahkemesi kararlarına karşı CMK m. 272 ve devamı uyarınca istinaf yolu açıktır. Bu yolla, Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde hem maddi hem hukukî denetim yapılır. Bölge mahkemesi kararları sonrasında ise, istisnai durumlarda Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir. Eğer hapis cezası beş yılı aşıyorsa, temyiz yolu açıktır; aksi hâlde hüküm istinaf ile kesinleşebilir. Bu sistem, yargılamada adaletin tecellisine yönelik çok katmanlı bir muhakeme yapısının varlığını gösterir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda tutuksuz yargılama mümkün müdür?

Her ne kadar göçmen kaçakçılığı suçu ağır ceza kapsamında yer alsa da, tutuklama tedbiri otomatik değildir. Sanığın sabit ikametgahının olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması ve kaçma şüphesinin zayıf olması durumlarında tutuksuz yargılama mümkündür. Ceza muhakemesinde kişi özgürlüğü esastır, tutukluluk ise istisnadır. Bu sebeple hâkim, olayın özelliklerine göre sanığın serbest yargılanmasına karar verebilir; gerektiğinde adlî kontrol uygulayarak denetimi de sağlayabilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda CMK kapsamında katalog suçlar arasında yer alır mı?

Göçmen kaçakçılığı suçu, CMK m. 100/3 kapsamında düzenlenen katalog suçlar arasında açıkça yer almaktadır. Bu düzenleme, delil karartma veya kaçma tehlikesinin varlığı hâlinde tutuklama tedbirinin uygulanabilmesini kolaylaştırmak amacı taşır. Katalog suçlar listesi, kamu düzenini ciddi şekilde tehdit eden suç tiplerini içerir ve bu bağlamda göçmen kaçakçılığı da hem millî güvenlik hem de insan hakları boyutuyla bu kategoride yer alır.

TCK’da göçmen kaçakçılığı suçu için özel bir yargılama usulü öngörülmüş müdür?

Türk Ceza Kanunu’nda göçmen kaçakçılığı suçuna özgü özel bir yargılama usulü öngörülmemiştir. Ancak suçun niteliği, uluslararası boyutu ve sıklıkla örgütlü şekilde işlenmesi nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde bazı usulî düzenlemeler ve ihtimamlar söz konusu olabilir. Bilhassa tanık koruma, delil toplama ve sınır ötesi adlî yardımlaşma gibi alanlarda uluslararası işbirliği mekanizmaları devreye girebilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda suçtan elde edilen kazançlara el konulur mu?

Göçmen kaçakçılığı suçu sonucunda elde edilen menfaatlere Ceza Muhakemesi Kanunu m. 128 ve 54 gereği el konulması mümkündür. Suçtan doğrudan yahut dolaylı elde edilen maddi kazançların yanı sıra, bu kazançlarla iktisap edilmiş malvarlığı unsurları da kapsam dâhilindedir. Bu uygulama, suçun ekonomik cazibesini azaltmak ve adaleti tesis etmek gayesiyle yürürlüğe konulmuş olup, aynı zamanda mal varlığına yönelik ceza tedbirlerinin bir parçasıdır.

Göçmen kaçakçılığı yapan kişilere yurt dışı yasağı verilebilir mi?

Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca tutuklama yerine uygulanabilecek koruma tedbirlerinden biri de yurt dışına çıkış yasağıdır. Adlî kontrol kapsamında belirlenen bu tedbir, sanığın yargılamadan kaçmasını önlemeye matuftur. Göçmen kaçakçılığı gibi sınır aşan nitelikteki suçlar bakımından, failin ülke dışına kaçma riski yüksek olduğu için, yurt dışı yasağı sıkça uygulanan bir müeyyidedir. Bu yasağın ihlali hâlinde ise tutuklama kararı gündeme gelebilir.

5. Soruşturma ve Delil Toplama Süreci

Göçmen kaçakçılığı suçunda delil olarak ne tür unsurlar kullanılır?

Göçmen kaçakçılığı suçunun ispatında maddî ve manevî unsurları ortaya koyabilecek her türlü hukuka uygun delil kullanılabilir. Bunlar arasında sanığın beyanları, mağdur göçmenlerin ifadeleri, iletişim kayıtları, kamera görüntüleri, sınır geçiş belgeleri, taşıma araçlarına ait bilgiler, dijital materyaller ve teknik takip neticesinde elde edilen kayıtlar zikredilebilir. Ayrıca para transferleri, banka dekontları ve tanık ifadeleri de delil mahiyetindedir. Delillerin, CMK hükümleri uyarınca hukuka uygun şekilde elde edilmesi esastır; aksi hâlde delil yasakları devreye girer.

Kolluk kuvvetlerinin göçmen kaçakçılığına karşı yetkileri nelerdir?

Kolluk kuvvetleri, göçmen kaçakçılığıyla mücadelede hem önleyici hem de adlî görev icra etmektedir. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Jandarma Teşkilat Kanunu çerçevesinde, kolluk birimleri gerekli hâllerde şahısları durdurma, kimlik sorma, araç arama, sınır hattında gözetim ve takibat yapma yetkisine haizdir. Ayrıca suçun işlendiği şüphesi hâlinde savcılık emriyle teknik takip, dinleme ve operasyonel müdahale gerçekleştirebilirler. Bu yetkiler, kamu düzeninin muhafazası ve sınır güvenliğinin temini açısından elzemdir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda telefon ve internet kayıtları delil sayılır mı?

Göçmen kaçakçılığı suçunun soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, mahkeme kararı yahut gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde savcılık izniyle elde edilen telefon görüşmeleri, mesaj kayıtları ve internet trafiği kayıtları delil olarak kullanılabilir. CMK m. 135 ve devamı gereği yapılan iletişimin denetlenmesi işlemleri neticesinde suçun örgütlü boyutu, taraflar arasındaki irtibat ve menfaat ilişkisi aydınlatılabilir. Ancak bu delillerin hukuka uygun yöntemlerle elde edilmesi şarttır; aksi hâlde “zehirli ağacın meyvesi” ilkesi gereği hükme esas alınamazlar.

Göçmen kaçakçılığı suçunda kolluk tarafından yapılan teknik takip yasal mıdır?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca, örgütlü suçlar kapsamında yer alan göçmen kaçakçılığı suçu bakımından kolluk kuvvetlerinin teknik araçlarla izleme ve takip yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu kapsamda, hâkim kararı ile yahut gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının emriyle teknik takip yapılabilir. Takip sırasında ses, görüntü ve GPS gibi teknolojik vasıtalarla delil elde edilebilir. Bu işlemler, kişilik haklarının korunması adına sıkı denetime tâbidir ve yasal çerçeve dışına çıkılması hâlinde deliller geçersiz addedilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda MOBESE ve kamera kayıtları nasıl kullanılır?

MOBESE sistemleri ve güvenlik kamerası görüntüleri, göçmen kaçakçılığı suçunun fiilî icrasının ispatında oldukça kıymetli delillerdir. Taşıma araçlarının güzergâhı, şüphelilerin buluşma noktaları, göçmenlerin sevkiyatı gibi eylemlerin görsel olarak kayıt altına alınması, maddi olayın somutlaştırılmasını sağlar. Bu tür görüntüler, kolluk ve savcılık marifetiyle temin edilerek dosyaya dahil edilir. Ancak kayıtların zaman damgası, yer bilgisi ve çözünürlük gibi teknik yeterlilikleri de mahkeme tarafından değerlendirmeye tâbi tutulur.

Göçmen kaçakçılığı suçunda gizli tanık uygulaması yapılabilir mi?

Göçmen kaçakçılığı suçu, CMK m. 58 kapsamında “gizli tanık” uygulamasına elverişli suç tiplerinden biridir. Bilhassa suçun örgütlü şekilde işlenmesi, sanıkların tehlikeli yapılarla irtibatlı olması ve tanığın can güvenliği riski taşıması hâlinde, tanığın kimliği gizli tutularak beyanı alınabilir. Gizli tanığın beyanı, mahkûmiyet için tek başına yeterli olmamakla birlikte, diğer delillerle birlikte değerlendirilirse mahkeme nezdinde hükme esas alınabilir. Bu müessese, tanıkların korunması ve adaletin selâmeti açısından zarurî addedilir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda bilirkişi raporu hangi durumlarda gerekir?

Göçmen kaçakçılığı suçunda teknik bilgi gerektiren hususlarda, mahkeme bilirkişi tayin edebilir. Örneğin, dijital delillerin çözümü, iletişim trafiğinin analizi, GPS verilerinin incelenmesi, kullanılan taşıma araçlarının teknik durumu yahut sahte belge tespiti gibi konularda bilirkişi raporlarına ihtiyaç duyulur. Bilirkişilik, yargılamada hâkimin teknik konularda aydınlatılmasına hizmet eden bir kurum olup, CMK m. 63 ve devamı gereğince usulüne uygun yürütülmelidir.

Sınır kapılarında yakalananların ifadesi göçmen kaçakçılığı delili sayılır mı?

Sınır kapılarında kolluk kuvvetlerince yahut göç idaresince alınan göçmen ifadeleri, suça ilişkin bilgileri içerdiği takdirde delil teşkil edebilir. Bu ifadelerde göçmenlerin nasıl, kim aracılığıyla ve ne şekilde taşındıkları, ne kadar ücret ödedikleri gibi unsurlar yer alıyorsa, bu beyanlar failin tespiti açısından önem arz eder. Ancak bu ifadelerin, zor ve baskı altında alınmamış olması ve tercüman eşliğinde hukuka uygun şekilde kayda geçirilmiş bulunması gerekir. Aksi hâlde delilin meşruiyeti tartışmaya açık olur.

6. Uluslararası Hukuk, İş Birliği ve Protokoller:

Göçmen kaçakçılığı suçu uluslararası hukukta nasıl tanımlanır?

Uluslararası hukukta göçmen kaçakçılığı, özellikle 2000 tarihli Birleşmiş Milletler Palermo Protokolü’nde “kişilerin, doğrudan yahut dolaylı olarak maddi menfaat sağlamak amacıyla, yasa dışı şekilde bir ülkeye sokulmaları” olarak tarif edilmiştir. Bu tanımda fiilin menfaat saikiyle yapılması ve sınır geçişinin hukuka aykırı olması esastır. Bu bağlamda suç, yalnızca birey değil, aynı zamanda devlet egemenliğine karşı işlenmiş addolunur.

Türkiye’nin taraf olduğu göçmen kaçakçılığına ilişkin sözleşmeler hangileridir?

Türkiye, başta Birleşmiş Milletler Sınıraşan Suçlarla Mücadele Sözleşmesi (Palermo Sözleşmesi) ve ek protokolleri olmak üzere, Avrupa Konseyi’nin İnsan Ticaretiyle Mücadele Sözleşmesi’ne ve çeşitli ikili sınır güvenliği anlaşmalarına taraftır. Bu sözleşmeler, milletlerarası dayanışma ve cezaî iş birliğini temin eder.

2000 Palermo Protokolü Türk Ceza Kanunu’nu nasıl etkiler?

2000 Palermo Protokolü, Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun şekillenmesinde doğrudan etkili olmuştur. Protokoldeki tanım ve mücadele ilkeleri esas alınarak, TCK’da suçun unsurları ve nitelikli halleri belirlenmiştir. Bu suretle iç hukuk, milletlerarası normlarla telif edilmiştir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda sınır ötesi iş birliği nasıl işler?

Sınır ötesi iş birliği, suçun sınır aşan mahiyetinden ötürü vazgeçilmezdir. Türkiye, INTERPOL, EUROPOL, UNODC ve FRONTEX gibi kuruluşlarla bilgi paylaşımı yapmakta; adlî yardımlaşma talepleri, iade prosedürleri ve müşterek operasyonlar yoluyla etkin mücadele yürütmektedir. Bu iş birliği, hem ceza adaletinin tesisi hem de suçun önlenmesi için elzemdir.

Göçmen kaçakçılığı suçu bakımından uluslararası yükümlülükler nelerdir?

Uluslararası yükümlülükler arasında etkin soruşturma yürütülmesi, suç gelirlerinin aklanmasının engellenmesi, mağdurların korunması ve suçla mücadelede diğer devletlerle iş birliği yapılması yer alır. Türkiye, taraf olduğu sözleşmeler gereği hem ceza mevzuatını uyumlu hâle getirmiş hem de kurumlar arası koordinasyonu artırmıştır.

Göçmen kaçakçılığı suçu ile mücadelede Interpol’ün rolü nedir?

INTERPOL, uluslararası düzeyde veri paylaşımı, şüphelilerin tespiti, kırmızı bülten çıkarılması ve sınır ötesi operasyonel koordinasyon gibi vazifeleri üstlenir. Göçmen kaçakçılığı gibi organize suçlarda INTERPOL, ülkeler arası irtibatı sağlayarak hem fail takibini hem delil teminini kolaylaştırır.

Avrupa Birliği mevzuatı göçmen kaçakçılığı hakkında ne diyor?

Avrupa Birliği mevzuatı, özellikle 2002/90/EC sayılı Konsey Direktifi ile göçmen kaçakçılığına dair ortak tanım ve cezai yaptırımları belirlemiştir. Direktif, üye devletlerin kaçakçılıkla mücadelede etkin tedbirler almasını ve insan haklarına riayet etmesini öngörür. Türkiye, AB ile geri kabul anlaşmaları ve uyum yasaları çerçevesinde bu normlara yaklaşmaktadır.

Göçmen kaçakçılığı suçu birden fazla ülkede işlenirse hangi ülke yargılar?

Suç birden fazla ülkede işlendiğinde yetkili yargı mercii, suçun işlendiği yer, mağdurların uyrukluğu ve failin yakalandığı ülkeye göre belirlenir. Uluslararası ceza hukuku uyarınca, yer bakımından yetki, şahsi yetki ve iade ilkeleri dikkate alınır. Uygulamada, suçun en ağır netice doğurduğu ülke yargılama yetkisini kullanır.

7. Suçun Niteliği ve Uygulama Soruları

Tek seferlik yardım etmek göçmen kaçakçılığı sayılır mı?
Göçmen kaçakçılığı suçu bakımından fiilin sürekliliği değil, kanunda tanımlanan unsurların bir defaya mahsus dahi olsa gerçekleşmiş olması kâfidir. Yani failin tek seferliğine yaptığı yardım dahi, eğer yasadışı sınır geçişine imkân sağlamış ve bilhassa maddî menfaat temin edilmişse, suçun oluşumu bakımından yeterlidir. Bu noktada, “bir defalık” yardım da cezaî sorumluluk doğurur.

Göçmenlere yardım etmek göçmen kaçakçılığı sayılır mı?
Yapılacak olan yardım, göçmenin yasadışı yollarla ülkeye girmesine, ülkede kalmasına veya çıkmasına bilerek ve isteyerek imkân tanıyorsa — hele ki menfaat karşılığıysa — bu fiil göçmen kaçakçılığı suçunu teşkil eder.

Bir gemide kaçak göçmen taşımak suç teşkil eder mi?
Gemi, tekne veya benzeri deniz vasıtalarıyla kaçak göçmen taşımak, TCK m. 79 kapsamında açıkça suç sayılır. Taşıma faaliyeti, deniz yoluyla gerçekleşmiş olsa dahi suçun mahiyetini değiştirmez; bilakis sınır aşan niteliği nedeniyle cezai müeyyide daha ağır şekilde tatbik olunabilir. Gemi kaptanı, mürettebat yahut organizatör bu eylemden sorumludur.

Deniz yoluyla işlenen göçmen kaçakçılığı suçu nasıl değerlendirilir?
Deniz yoluyla icra edilen göçmen kaçakçılığı suçu, hem ulusal hem uluslararası hukuk bakımından ciddi bir ihlal addedilir. Bu durumda, sadece TCK değil, aynı zamanda denizcilik hukukuna ve uluslararası deniz güvenliği sözleşmelerine göre de sorumluluk doğabilir. Bİlhassa tehlikeli seyir rotaları ve uygunsuz teknelerle yapılan taşımalar, insan hayatını tehlikeye attığından cezanın ağırlaştırılmasına neden olabilir.

Birden fazla kişinin taşınması ceza artırımı nedeni midir?

Göçmen kaçakçılığı suçunda birden çok şahsın aynı anda taşınması, suçun ağırlığını artıran bir unsur olarak değerlendirilir. Zira bu durum, failin fiili sistemli şekilde gerçekleştirdiğine ve organizasyon düzeyine işaret eder. Türk Ceza Kanunu’nun uygulamasında, mağdur sayısının fazlalığı hâkimin takdirinde cezayı tezyid eden bir husustur.

Gönüllü olarak sınırı geçen göçmenlerin taşınması suç oluşturur mu?

Eğer göçmenin sınırı geçme iradesi mevcutsa dahi, onun bu iradesine yardımcı olmak suretiyle yasa dışı girişine veya çıkışına imkân tanıyan kişi, yine de göçmen kaçakçılığı suçunu işlemiş sayılır. Zira TCK m. 79’da mağdurun rızası değil, devletin egemenlik hakkı esas alınır. Gönüllülük, suçun oluşumunu ortadan kaldırmaz.

Göçmen kaçakçılığı yapan şoförlerin cezai sorumluluğu var mı?

Taşıma işini gerçekleştiren araç sürücüleri, eğer suçun bilincinde ve kastında iseler doğrudan fail yahut iştirakçi sıfatıyla sorumlu tutulurlar. Menfaat karşılığı yahut düzenli şekilde taşıma yapmışlarsa sorumlulukları artar. Şoförün “habersiz olduğunu” ispatlaması hâlinde sorumluluğu sınırlanabilir; aksi takdirde cezaî müeyyideye muhatap olur.

8. Diğer Hukukî Boyutlar ve Haklar

Göçmen kaçakçılığı suçunda failin etkin pişmanlık göstermesi ceza indirimi sağlar mı?
Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin açık bir "etkin pişmanlık" hükmü bulunmasa da, failin gönüllü olarak teslim olması, suçun sonuçlarını ortadan kaldırmak için çaba sarf etmesi veya yargı mercilerine yardımcı olması hâlinde hâkim, genel ceza indirimi hükümleri çerçevesinde takdiri indirim yapabilir. Bu hâl, vicdani kanaatin esas alındığı bir değerlendirmeyi icap ettirir.

Göçmen kaçakçılığı suçunda gönüllü vazgeçme mümkün müdür?
Fail, suç icra hareketlerine başlamış fakat sonucu meydana gelmeden kendi iradesiyle vazgeçmişse, Türk Ceza Kanunu m. 36 uyarınca gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanabilir. Bu durumda cezaya hükmedilmez; ancak daha önce işlenmiş başka bir suç yahut mağduriyete sebebiyet varsa, o fiilden dolayı sorumluluk doğar.

Göçmen kaçakçılığı suçu bakımından teşebbüs mümkün müdür?

Göçmen kaçakçılığı suçu teşebbüse elverişlidir. Fail, fiilin icrasına başlamış ancak elinde olmayan sebeplerle sonuca ulaşamamışsa, TCK m. 35 gereği "teşebbüs" hükümleri çerçevesinde cezalandırılır. Ancak ceza, tamamlanmış suç cezasına oranla indirime tabi olur; hâkim somut duruma göre bu oranı takdir eder.

Göçmen kaçakçılığı suçunda iştirak halleri nasıl değerlendirilir?
Bu suçta faillik, azmettirme ve yardım etme gibi iştirak halleri mümkündür. Birden fazla kişi birlikte hareket ediyorsa, müşterek faillik söz konusu olur; bir başkasını bu fiili işlemeye sevk eden kişi azmettirici, suça maddi yahut manevî katkı sağlayan kişi ise yardım eden olarak cezalandırılır. Her bir iştirak şekli, TCK m. 37–39 hükümleri doğrultusunda farklı müeyyidelere tabidir.

Göçmen kaçakçılığı suçu şikâyete tabi midir?
Göçmen kaçakçılığı suçu, kamu düzenini ihlâl eden ve toplumun genel güvenliğini tehdit eden bir suç olduğu için re’sen soruşturulan suçlar arasındadır. Şikâyet aranmaz; Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiğini öğrendiği anda soruşturma başlatmakla mükelleftir.

Göçmen kaçakçılığı suçunun zamanaşımı süresi nedir?
Türk Ceza Kanunu’na göre göçmen kaçakçılığı suçunun dava zamanaşımı süresi, suça öngörülen cezanın üst sınırı dikkate alınarak 15 yıldır (TCK m. 66). Bu süre içinde soruşturma veya kovuşturma başlatılmamış yahut kesici bir işlem yapılmamışsa, dava zamanaşımına uğrar.

Göçmen kaçakçılığı suçu bakımından mağdur göçmenlerin ifadesi yeterli olur mu?
Mağdur göçmenlerin ifadeleri, suçun ortaya çıkarılmasında mühimdir; ancak tek başına mahkûmiyet hükmü için yeterli görülmez. Beyanlar, somut delillerle teyit edilmelidir. Yargılamada "kuvvetli kanaat" esas olduğundan, göçmen ifadeleri diğer delillerle birlikte değerlendirilerek hüküm tesis edilir.

9. Uygulamalı ve Güncel Perspektif Sorunları:

Göçmen kaçakçılığıyla mücadelede Türkiye’nin en çok uyguladığı yöntemler nelerdir?

Türkiye, göçmen kaçakçılığıyla mücadelede ağırlıklı olarak sınır güvenlik önlemleri, istihbarata dayalı kolluk operasyonları ve uluslararası iş birliği stratejilerini tatbik etmektedir. Bilhassa sınır hatlarına yerleştirilen termal kameralar, akıllı kule sistemleri ve İHA destekli izleme teknolojileri, kaçak geçişlerin önlenmesinde müessirdir. Ayrıca yakalanan organizatörlere yönelik hızlı soruşturma ve kovuşturma mekanizmaları işletilmektedir.

Göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin Yargıtay kararları nelerdir?

Yargıtay, göçmen kaçakçılığı suçunda failin kastının varlığına, menfaat teminine ve taşınan şahısların gönüllü olup olmadığına dair hususlarda içtihatlar tesis etmiştir. Kararlarda, taşımanın tek seferle sınırlı kalmasının suçu ortadan kaldırmayacağı, göçmenlerin rızasının cezai sorumluluğu etkilemeyeceği ve örgütlü eylemlerin daha ağır müeyyideye tabi tutulması gerektiği sıkça vurgulanmaktadır.

Türkiye’de doğu sınırlarında göçmen kaçakçılığı nasıl önlenmektedir?

Türkiye’nin İran ve Irak ile olan doğu sınırlarında göçmen kaçakçılığı, duvar inşası, termal kamera sistemleri, gece görüşlü devriye araçları ve askeri personel takviyesi gibi teknik ve fiziki yöntemlerle önlenmeye çalışılmaktadır. Ayrıca, sınır hattında görevli olan jandarma ve hudut birlikleri ile istihbarat birimleri arasındaki koordinasyon da mühim rol oynamaktadır.

Göçmen kaçakçılığına karşı kolluk güçlerinin operasyonları ne sıklıkta yapılır?

Kolluk kuvvetleri, bilhassa sınır şehirleri, göç güzergâhları ve metropol bağlantı noktaları üzerinde periyodik ve ihtiyaç hâsıl oldukça ad hoc nitelikli operasyonlar gerçekleştirmektedir. Operasyonların sıklığı, mevsimsel hareketlilik, istihbarat verileri ve uluslararası baskı gibi unsurlara göre değişmekte; bazı bölgelerde haftalık yahut aylık operasyonlar olağan hâle gelmiştir.

Göçmen kaçakçılığı nedeniyle açılan davalarda beraat oranı nedir?

Resmî istatistikler sınırlı olmakla birlikte, göçmen kaçakçılığı davalarında beraat oranı genel ceza davalarına kıyasla nispeten düşüktür. Bunun sebebi, olayların çoğunlukla fiilî delillerle (örneğin göçmen beyanı, teknik takip) desteklenmiş olmasıdır. Ancak yetersiz delil, failin kastının sabit olmaması yahut teşebbüs aşamasında kalması gibi sebeplerle beraat kararlarına da rastlanmaktadır.

Göçmen kaçakçılığına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular var mı?

Göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin bazı bireysel başvurular Anayasa Mahkemesi nezdinde incelenmiştir. Bu başvurular genellikle adil yargılanma hakkı, uzun tutukluluk, ifade alma usulleri ve hukuka aykırı delil kullanımı konularında yoğunlaşmaktadır. Mahkeme, bu tür başvurularda ihlal olup olmadığını somut olay bağlamında değerlendirmektedir.

Göçmen kaçakçılığıyla ilgili TCK’da yapılan son yasal değişiklikler nelerdir?

Son yıllarda göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin doğrudan bir madde değişikliği yapılmamış olsa da, TCK m. 79 kapsamında yer alan nitelikli hâllerin uygulanması yönünde yargı içtihatları güçlenmiştir. Ayrıca, ceza miktarının alt sınırının yüksekliği ve örgütlü suç kapsamında değerlendirme eğilimi, uygulamada caydırıcılığı artırmak maksadıyla yasama organının dolaylı yolla müdahalesi olarak yorumlanabilir.

Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesinde tanımlanan göçmen kaçakçılığı suçu, yabancı uyruklu kişilerin yasa dışı yollarla Türkiye'ye getirilmesi, burada kalmalarının sağlanması ya da yurtdışına çıkarılmalarının maddi çıkar karşılığında gerçekleştirilmesidir. Bu suç, kamu düzeni, sınır güvenliği ve insan haklarına ciddi tehditler oluşturur. Şikâyet gerektirmez ve uzlaştırma yoluna gidilemez. Suç, örgütlü ya da tehlikeli şekilde işlendiğinde cezası daha ağır olur. Kastla işlenen ve soyut tehlike yaratma özelliği taşıyan bir suçtur.


Göçmen Kaçakçılığı Suçu Bölümü