Ticaret Hukuku

Ticaret Hukuku, ekonomik ilişkilerin güvenli, düzenli ve öngörülebilir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla oluşturulan, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde ticari işletmeler, şirketler hukuku, kıymetli evrak, taşıma ve sigorta gibi alanları kapsayan; ticari uyuşmazlıklarda ise özel mahkemelerce uygulanan bir hukuk disiplinidir.

Ticaret Hukuku, ticari hayatın düzenlenmesine yönelik olarak oluşturulmuş, özel hukukun alt dalı niteliğinde olan ve ekonomik faaliyetlerin hukukî güvenlik çerçevesinde yürütülmesini amaçlayan bir hukuk disiplinidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK), ticaret hukukunun temel kaynağıdır ve ticari işletme, şirketler hukuku, kıymetli evrak hukuku, taşıma hukuku, sigorta hukuku ve deniz ticareti hukuku gibi alanları kapsamına alır. Ticari faaliyetlerin hızla geliştiği günümüzde, Türk Ticaret Hukuku hem yasal düzenlemeler hem de yargı içtihatları ile sürekli olarak evrilmekte, ekonomik ilişkilerin güvenli ve öngörülebilir biçimde yürütülmesini temin etmektedir.

Ticaret hukukuna tabi uyuşmazlıklar ise mahkemeler önünde ticari dava statüsüyle görülmektedir. Türk Hukuk sisteminde ticari davalar, HMK ve TTK’da yer alan düzenlemelere göre belirlenmiş olup, bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ya da TTK’nın 4. maddesinde sınırlı olarak sayılan mutlak ticari davalar arasında yer alması gerekmektedir. Bu bağlamda, örneğin bir şirket ortaklığına ilişkin ihtilaf, ticari alacakların tahsiline dair dava, haksız rekabet nedeniyle açılan dava ya da kıymetli evrakın ifası yahut iptali talepli davalar, doğrudan ticari dava niteliği taşır.

Ticari davalar, genellikle teknik bilgi ve sektör tecrübesi gerektirdiğinden, yargılamanın etkin biçimde yürütülmesi açısından uzmanlık önem arz eder. Bu nedenle, belirli durumlarda özel mahkeme sıfatına haiz asliye ticaret mahkemeleri yetkili ve görevli kılınmış olup, bu mahkemeler ticari uyuşmazlıklarda hem maddi hukuk kurallarını hem de ticari teamülleri dikkate alarak hüküm tesis etmektedir. Ticari davalarda ispat yükü, ticari defterler, faturalar ve diğer ticari belgeler aracılığıyla yerine getirilmekte, gerektiğinde bilirkişi incelemelerine başvurulmaktadır. Ayrıca, bazı ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk müessesesi uygulanmakta, bu da uyuşmazlıkların çözümünde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin rolünü artırmaktadır.

Ticaret hukukunda karşılaşılan uyuşmazlıklar sadece yerel aktörler arasında olmayıp, sıklıkla uluslararası unsurlar içerebilmekte ve bu durum, Milletlerarası Özel Hukuk ve ilgili yabancı hukuk kurallarının da devreye girmesine yol açmaktadır. Türk şirketlerinin yabancı firmalarla imzaladığı sözleşmelerden doğan ihtilaflar, sözleşme hukuku, tahkim anlaşmaları ve uluslararası ticari teamüller çerçevesinde çözülmekte; bu bağlamda ticari davaların sınır ötesi boyutlar kazanması, Türk Ticaret Hukuku uygulamasını daha karmaşık ve çok katmanlı bir hale getirmektedir.

Ticaret Hukuku alanında doğan uyuşmazlıkların çözümünde ise ticari davalar önemli bir işlev üstlenir. Gerek şahıs şirketlerinin gerekse sermaye şirketlerinin hak ve menfaatlerinin korunması, ticari davaların mevzuata ve yargı ilkelerine uygun biçimde yürütülmesiyle mümkün olur. Bu nedenle, ticari davalarda uzmanlaşmış bir hukukî temsil, hem usulî hem de maddî hukuka ilişkin risklerin azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır.

Ticaret Hukuku ve Şirketler Hukuku bağlamında, büromuzca sunulan hukuki hizmetler şu şekildedir:

Her türlü ticari davanın açılması ve dava sürecinin takip edilerek neticelendirilmesi: Ticari faaliyetlerden doğan uyuşmazlıkların yargı mercileri önünde çözülmesini amaçlayan ticari davalar, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde açılmakta ve yürütülmektedir. Ticari işletmeler arasında doğan alacak-verecek ilişkileri, sözleşmeye aykırılık, haksız rekabet, şirket ortaklıkları ve benzeri uyuşmazlıklar ticari dava konusu teşkil edebilir. Bu süreçte davanın açılması, delillerin toplanması, duruşmaların takibi ve kararın icrası gibi aşamalar titizlikle yürütülür.

Ticari davalarda başarıya ulaşmak, yalnızca maddi hukuka hâkimiyetle değil, aynı zamanda usul hukuku kurallarının doğru ve zamanında uygulanmasıyla mümkündür. Bu bağlamda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında yer alan dava şartları, delil ikamesi, tensip ve tahkikat aşamaları, ticari davaların seyrini doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer alır. Özellikle ticari defter ve belgelerin delil niteliği, bilirkişi incelemeleri ve ticari örf-adet kurallarının uygulanabilirliği gibi hususlar, ticari davalara özgü uzmanlık gerektiren yönlerdendir. Dolayısıyla her bir ticari davada, uyuşmazlığın mahiyetiyle uyumlu bir yargılama stratejisi geliştirilmesi büyük önem taşır

Ticari uyuşmazlıkların çözümünde, mahkeme sürecine ek olarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri de dikkate alınmaktadır. Özellikle 7155 sayılı Kanun uyarınca belirli dava türleri bakımından zorunlu hale getirilen arabuluculuk süreci, dava şartı niteliği kazanmış olup, bu süreçte taraflar arasında çözüm sağlanamaması durumunda ancak dava açılabilmektedir. Bunun yanında, taraflar arasında mevcut olan tahkim şartı ya da tahkim anlaşması varsa, uyuşmazlığın yargı organları yerine özel hakem heyetleri önünde görülmesi gündeme gelir. Bu tür durumlarda, hem iç tahkim hem de milletlerarası tahkim usulleri çerçevesinde taraflara hukuki temsil ve danışmanlık hizmeti verilmesi önem arz eder.

Şirket alacaklarının dava ve icra ile takip edilmesi: Şirketlerin ticari ilişkilerinden doğan alacaklarının tahsili amacıyla, öncelikle dava yoluna başvurulmakta, alacağın mahkeme kararı ile tespitinden sonra ise icra takipleri yoluyla tahsil süreci yürütülmektedir. Bu bağlamda, icra müdürlükleri nezdinde başlatılan ilamsız takipler, ihtiyati haciz talepleri ve borçlu itirazlarına karşı açılan itirazın iptali davaları gibi hukuki mekanizmalar işletilmektedir.

Şirket alacaklarının tahsili sürecinde, alacağın hukuki niteliği ve dayanağına göre izlenecek yol farklılık göstermektedir. Özellikle fatura, sevk irsaliyesi, cari hesap mutabakatı, sözleşme veya çek gibi belgelerle ispatlanabilen alacaklar için doğrudan ilamsız icra takibi başlatılabilirken, ihtilaflı alacaklar bakımından öncelikle eda davası açılması ve ardından hüküm doğrultusunda ilamlı takip yapılması gerekebilir. Bu süreçte, borçlunun malvarlığına yönelik ihtiyati haciz tedbirinin alınması, alacağın güvence altına alınması bakımından önem taşır. Ayrıca, borçlunun itirazı üzerine takibin durması hâlinde, süresi içinde açılacak itirazın iptali ya da itirazın kaldırılması davalarıyla birlikte tahliye ve tazminat taleplerinin de gündeme gelmesi mümkündür.

Ticari alacakların takibi süreci yalnızca hukuki işlemlerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda stratejik planlama ve etkili icra yöntemlerini de içermektedir. Özellikle borçlunun malvarlığına ilişkin araştırmalar, üçüncü kişilere yönelik haciz işlemleri, banka hesaplarına ve taşınmazlara konulacak hacizler ile alacağın tahsili hızlandırılabilir. Bu aşamalarda, alacaklının menfaatlerini en üst düzeyde koruyacak şekilde takip dosyasının yürütülmesi, alacağın zamanaşımına uğramaması ve icra işlemlerinin usulüne uygun biçimde yapılması büyük önem arz etmektedir. Ayrıca konkordato, iflas veya tasfiye sürecindeki borçlulara karşı yürütülecek işlemlerde, özel mevzuat hükümleri çerçevesinde hareket edilmesi gereklidir.

Şirket ana sözleşmesi hazırlanması: Şirket ana sözleşmesi, tüzel kişiliğin kuruluşunu ve faaliyet alanını belirleyen temel belgedir. Türk Ticaret Kanunu’na uygun şekilde hazırlanan bu sözleşme, şirketin unvanını, faaliyet konusunu, sermaye yapısını, ortaklık ilişkilerini ve yönetime dair hükümleri düzenler. Bu belgede yapılacak hukuka aykırı ya da eksik düzenlemeler, ileride doğabilecek ciddi uyuşmazlıklara zemin hazırlayabileceğinden, uzman hukuki destek büyük önem taşır.

Şirketlerin kurumsal işleyişine dair danışmanlık hizmeti sunulması: Şirketlerin mevzuata uygun biçimde faaliyet göstermeleri, karar alma süreçlerinin sağlıklı yürütülmesi ve yönetim organlarının hukuki yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla sürekli hukukî danışmanlık hizmeti sağlanmaktadır. Bu kapsamda, yönetim kurulu işlemleri, genel kurul toplantıları, ticaret sicili işlemleri ve mevzuat değişikliklerine uyum konularında danışmanlık sunulur.

Türk şirketlerinin yurtdışında şirket kuruluşlarına ilişkin olarak yabancı bürolarla işbirliği içerisinde çalışarak işlemlerin takibi ve sonuçlandırılmasına ilişkin hukuki destek hizmetleri sunulması: Türk sermayeli şirketlerin yabancı ülkelerde şirket kurma ve şube açma süreçlerinde, ilgili ülke mevzuatına uygun işlem yapılabilmesi amacıyla yerel hukuk bürolarıyla iş birliği içinde hukuki destek verilmektedir. Bu süreçte şirket kuruluş belgeleri, temsil yetkileri, vergi ve çalışma izinleri gibi konuların takibi ve tamamlanması sağlanır.

Uluslararası işlem ve muamelelerin yapılması hususunda hukuki danışmanlık verilmesi: Sınır ötesi ticari faaliyetlerin artmasıyla birlikte, Türk şirketlerinin uluslararası işlemlerden doğan yükümlülükleri ve haklarına ilişkin hukuki danışmanlık ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda, uluslararası sözleşmeler, ödeme yöntemleri, tahkim şartları ve uygulanan hukuk sistemi gibi unsurlar değerlendirilerek gerekli hukuki yönlendirme sağlanır.

Şirket yönetim kurulu kararlarının tanzimi ve değerlendirilmesi: Şirketin stratejik ve idari kararlarının alındığı yönetim kurulu toplantılarında alınan kararların hukuka uygun ve geçerli olabilmesi için, kararların şekli ve içerik yönünden denetlenmesi ve gerekli görülen durumlarda düzenlenmesi hizmeti sunulmaktadır. Bu hizmet, ileride doğabilecek sorumluluk risklerinin önüne geçilmesine katkı sağlar.

Sermaye artışı veya azalışı işlemleri hakkında hukuki danışmanlık hizmeti sunulması: Anonim ve limited şirketlerde sermaye yapısında değişiklik yapılması, TTK’nın öngördüğü usuller doğrultusunda genel kurul kararı, tescil ve ilan gibi işlemleri içerir. Bu süreçte hissedarların haklarının korunması, alacaklılara yapılacak bildirimler ve noterlik işlemleri açısından hukuki danışmanlık sağlanmaktadır.

İhtiyaca ve projeye uygun olarak nitelikli ve spesifik sözleşmelerin hazırlanması ve mütalaası: Ticari hayatın dinamik yapısı içinde, her şirketin faaliyet alanı ve projelerine özgü olarak düzenlenmiş, ihtiyaca uygun sözleşmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, teknik, hukuki ve sektörel gerekçelere uygun sözleşme metinleri hazırlanmakta, mevcut sözleşmeler hukuki geçerlilik ve risk analizi bakımından değerlendirilmektedir.

Spesifik sözleşmelerin hazırlanması ve değerlendirilmesi (gizlilik sözleşmeleri, proje geliştirme sözleşmeleri, şarta bağlı komisyon sözleşmeleri, münhasırlık anlaşmaları, ön anlaşmalar, iş ortaklığı (joint venture) ve konsorsiyum sözleşmeleri): Özellikle yatırım, mühendislik, teknoloji transferi ve uluslararası işbirlikleri gibi alanlarda karşılaşılan spesifik sözleşme türleri, özenle düzenlenmiş hükümler içermelidir. Bu sözleşmelerde tarafların yükümlülükleri, hakları, ifa şartları ve ihtilaf çözüm yöntemleri ayrıntılı biçimde yapılandırılır. Hazırlanan metinler hukuki mütalaa ile birlikte sunularak sözleşmenin uygulanabilirliği değerlendirilir.

Üretim, franchising, lisans, kiralama, distribütörlük ve acente anlaşmaları dâhil olmak üzere her türlü ticari sözleşmelerin hazırlanması ve mütalaası: Ticari faaliyetlerde taraflar arasında sürekli ilişki kuran sözleşmelerin hazırlanmasında, hem taraf menfaatlerinin dengelenmesi hem de sözleşmenin ifa sürecinde çıkabilecek ihtilafların önlenmesi amacıyla titiz bir hukuki çalışma yürütülmektedir. Söz konusu sözleşmeler, ilgili özel düzenlemeler ve tarafların sektörel ihtiyaçları dikkate alınarak yapılandırılır.

Birleşme ve devralma anlaşmalarının yapılması: Şirket birleşme ve devralmalarında, sürecin ön incelemesinden nihai sözleşme metinlerinin hazırlanmasına kadar tüm aşamalarda hukuki destek sağlanmaktadır. Due diligence (hukuki inceleme), rekabet hukuku bildirimi, sözleşme tanzimi ve tapu sicil işlemleri gibi işlemler, birleşme veya devralmanın etkili ve güvenli biçimde gerçekleşmesini temin eder.

Özsermaye tespiti davası açılması ve dava sürecinin takip edilerek neticelendirilmesi: Şirketlerin borca batıklık durumunun tespiti ya da ortaklar arasında sermaye yapısının uyuşmazlık konusu olması hâlinde açılan özsermaye tespiti davaları, şirketin mali yapısının hukuki denetimini sağlar. Bu davalarda bilirkişi incelemesi ve mali belgelerin değerlendirilmesi büyük önem taşır.

Hisse devir sözleşmelerinin, hissedarlar (pay sahipleri) sözleşmelerinin, oy sözleşmelerinin hazırlanması: Ortaklık ilişkilerinde hak ve yükümlülüklerin açık ve bağlayıcı biçimde belirlenmesi amacıyla hisse devir sözleşmeleri, ortaklar arası düzenleyici nitelikteki pay sözleşmeleri ve oy kullanma protokolleri hazırlanır. Bu belgeler, şirket içi uyumu sağlamak ve ortaklık yapısının şeffaflığını temin etmek için hukuki teminat oluşturur.

Şirket yöneticilerine cezai ve hukuki sorumlulukları hakkında hukuki bilgilendirme hizmeti sunulması: Şirket yöneticilerinin, TTK ve diğer ilgili mevzuat uyarınca hem hukuki hem cezai sorumlulukları bulunmaktadır. Özellikle yetkinin kötüye kullanılması, şirket varlıklarının zarara uğratılması ve kanuni yükümlülüklerin ihlali hâlinde doğabilecek sorumluluklar hakkında yöneticilere kapsamlı hukuki bilgilendirme yapılır.

Şirket yöneticilerine işçi-işveren ilişkileri hakkında hukuki bilgilendirme hizmeti sunulması: Şirket yönetiminin iş hukukuna ilişkin yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmesi, işçi alacakları, iş sözleşmesi fesihleri ve toplu iş hukuku bağlamında meydana gelebilecek hukuki risklerin azaltılmasına yardımcı olur. Bu hizmet, iç denetim süreçlerinin sağlıklı işlemesine de katkı sunar.

Şirket yöneticilerine şirket varlıklarının devri hakkında hukuki bilgilendirme hizmeti sunulması: Şirket malvarlıklarının devrinde vergisel yükümlülükler, muvazaa riski ve ortakların rızası gibi birçok hukuki parametre değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, yöneticilere taşınır ve taşınmaz varlıkların devri, temliki veya kiralanması gibi işlemlerde karşılaşılabilecek hukuki riskler hakkında bilgilendirme sunulur.

Konkordato için hukuki hizmet verilmesi: Borçlarını ödemekte zorlanan ancak mali yapısını sürdürebilir kılmak isteyen şirketler için konkordato, yeniden yapılandırma sürecidir. Mahkemeye başvuru, geçici mühletin alınması, komiserle iş birliği ve alacaklılara sunulacak teklifin hazırlanması gibi aşamalarda hukuki destek sağlanır.

İflasın ertelenmesi davası açılması ve takibi: İflasın ertelenmesi, şirketin mali durumunu düzeltme amacıyla sunulan bir yargı mekanizmasıdır. Bu dava türü, belirli koşullar altında, şirketin borçlarını ödeme kapasitesini kazanmasına olanak tanır. Hukuki süreç, mahkemeye sunulacak iyileştirme projesi ve denetim raporları ile birlikte yürütülür.

Haksız rekabet davalarının açılması ve takibi: Ticari dürüstlük ilkesine aykırı olarak gerçekleştirilen fiiller, TTK uyarınca haksız rekabet teşkil eder. Haksız rekabetin tespiti, men-i, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve tazminat talepli davalar, bu kapsamdaki başlıca yargı yollarıdır. Delil toplama süreci ve uzman görüşleri, bu davaların seyrinde belirleyici rol oynar.

Şirkete tescilli her türlü marka, patent ve faydalı modeller ile ilgili davaların açılması ve takibi:
Fikri ve sınai mülkiyet hakları, şirketlerin ticari varlıkları arasında yer alır. Marka ihlali, taklit, izinsiz kullanım ve patent tecavüzü gibi durumlarda açılan davalar, hem maddi kayıpların telafi edilmesini hem de ihlalin durdurulmasını hedefler.

Şirket tasfiyesi sürecinde hukuki bilgilendirme: Tasfiye, şirket faaliyetlerinin sona erdirilmesi sürecidir. Bu süreçte tasfiye memurlarının atanması, alacaklılara bildirim, aktiflerin satışı ve kalan malvarlığının paylaştırılması gibi işlemler mevzuata uygun şekilde yürütülmelidir. Bu konuda yöneticilere süreç odaklı hukuki danışmanlık sağlanır.

E-Ticaret hukuku ve internetten yapılan ticari işlemlerin hukuki mahiyeti hakkında bilgilendirme ve ihtilafların çözümü için dava açılması ve takibi: Dijital ortamda gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin hukuki nitelendirilmesi, elektronik sözleşmelerin geçerliliği, tüketici hakları, mesafeli satışlar ve kişisel verilerin korunması gibi konular, e-ticaret hukukunun kapsamına girer. Bu alan, hızla gelişen mevzuat değişiklikleri nedeniyle sürekli izlenmesi gereken bir uzmanlık alanıdır.