Ceza Hukuku Kapsamında Sosyal Medya Delillerinin Tespiti

Ceza yargılamasında sosyal medya içeriklerinin delil olarak kullanılabilmesi, yalnızca teknik tespitle sınırlı olmayıp, bu delillerin hukuka uygun biçimde elde edilmesi ve ceza muhakemesi ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesi zorunluluğunu da beraberinde getirir; bu süreçte ceza avukatının rolü, delilin meşruiyeti ve savunma stratejisi açısından belirleyici niteliktedir.

Sosyal medya platformlarının günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası hâline gelmesiyle birlikte, bu mecralarda işlenen suçların sayısında da belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Ceza hukuku bağlamında, sosyal medya içeriklerinin delil olarak kullanılabilmesi, yalnızca teknik tespit yöntemlerinin değil, aynı zamanda bu tespitlerin hukuka uygunluk çerçevesinde gerçekleştirilmesinin de önemini ortaya koymaktadır. Zira delil serbestisi ilkesi, delillerin mahkemeye sunulmasında geniş bir çerçeve tanısa da, hukuka aykırı elde edilen delillerin yargılamada kullanılamayacağı yönündeki ceza muhakemesi prensibi saklıdır.

Sosyal medya delillerinin tespiti, yalnızca ekran görüntüsü alınarak değil, aynı zamanda ilgili içeriğin URL uzantısının da alınması suretiyle gerçekleştirilmelidir. Hâlbuki uygulamada sıkça karşılaşılan eksikliklerden biri, sadece ekran görüntüsü alınarak delilin sunulmasıdır.

Lakin ekran görüntüsünün bağımsız olarak yeterli delil gücü taşıyıp taşımadığı, içeriğin paylaşım tarihi, kullanıcı kimliği gibi unsurların eksikliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu hususlara dikkat edilmesi, gerektiğinde bilirkişi marifetiyle incelenmesine imkân tanır ve böylece delilin doğruluğu ve güvenilirliği teyit edilebilir.

Bilindiği üzere, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hakaret (TCK m.125), tehdit (TCK m.106), iftira (TCK m.267) ve özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m.134) suçları, sıklıkla sosyal medya üzerinden işlenmekte ve bu nedenle dijital delil tespiti önem arz etmektedir. Bu suçlara ilişkin yargılamalarda, delilin hukuka uygun şekilde elde edilmesi, delil değerlendirme aşamasında belirleyici rol oynar. Kaldı ki, gerek Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri’nin gerekse Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatlarında, sosyal medya kaynaklı içeriklerin hukuki geçerliliğinin, usulüne uygun biçimde elde edilmesine bağlı olduğu vurgulanmaktadır.

Bu bağlamda, delilin ceza muhakemesi sürecine dâhil edilmesi için yapılması gerekenler arasında; içeriklerin noter kanalıyla tespiti, bilirkişi aracılığıyla doğrulanması, veya adli bilişim yöntemleriyle kayıt altına alınması gibi çeşitli teknikler yer almaktadır. Özellikle kamuya açık olmayan sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların tespiti, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği ilkeleriyle çelişmemelidir. Bilhassa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında, ifade özgürlüğü ile özel hayatın korunması arasında kurulması gereken hassas dengeye dikkat çekilmekte, bu kapsamda devletin pozitif yükümlülüğü olarak etkili bir soruşturma yapılmasının gerekliliği vurgulanmaktadır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararlarında da, delilin hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediği hususunun adil yargılanma hakkı bağlamında değerlendirilmesi gerektiği açıkça belirtilmektedir. Hâlbuki usule aykırı delillerle mahkûmiyet kararı verilmesi, hem yargılamanın adilliğini hem de mahkemenin tarafsızlığını zedeleyebilecektir. Bu çerçevede, sosyal medya delillerinin yalnızca teknik olarak değil, aynı zamanda normatif olarak da geçerli kılınması zaruridir.

Ceza muhakemesi sürecinde, sosyal medya delillerinin değerlendirilmesi yalnızca savcılık aşamasıyla sınırlı değildir. Delilin mahkemeye sunulmasından önce, ceza avukatı tarafından delilin dayandığı teknik altyapı, elde ediliş şekli ve içeriği titizlikle analiz edilmeli; delilin lehe mi aleyhe mi olduğu belirlenmeli ve buna göre savunma stratejisi kurgulanmalıdır. Zira delilin mahkemeye usulsüz sunulması, savunma hakkının zayıflamasına neden olabileceği gibi, delilin tümüyle hükme esas alınmaması sonucunu doğurabilir.

Sosyal medya platformlarından elde edilen dijital içeriklerin ceza yargılamasında etkili şekilde kullanılabilmesi, yalnızca içeriklerin elde edilmesiyle değil, bu sürecin Ceza Muhakemesi Kanunu, Anayasa ve uluslararası insan hakları normlarına uygun yürütülmesiyle mümkündür. Bu nedenle, sosyal medya delilleriyle ilgili süreçlerin etkin ve hukuka uygun yürütülmesi için bir ceza avukatının hukuki desteği büyük önem arz eder.

Ceza avukatı, delilin maddi gerçeğe katkı sağlayacak şekilde yargılamaya kazandırılması ve müvekkil lehine en etkili biçimde değerlendirilmesi noktasında vazgeçilmez bir rol üstlenir.