BASIN SUÇLARI

Basın suçları, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda tanımlanmış suçları kapsamaktadır. Bununla birlikte, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bir kısım suçların basın yoluyla işlenmesi de mümkündür. Basın suçları takibi şikayete bağlı olmayıp, re’sen kovuşturulan suçlardır ve Basın Kanunu’nda müeyyidesi ağırlıklı olarak para cezası şeklinde düzenlenmiştir.
Basın suçları, 5187 sayılı Basın Kanunu’nda tanımlanmış suçları ve Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bir kısım suçların basın yoluyla işlenmesi durumuyla ilgili hükümlerini içermektedir.

5187 sayılı Basın Kanunu’nun m. 1 hükmünde yasanın amacı, “basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek” ve kapsamı da “basılmış eserlerin basımı ve yayımı” olarak tanımlanmıştır. Basılmış eserlerin tanımına ise m. 2 hükmünde yer verilmiş olup, “yayınlanmak üzere her türlü basın araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınları” şeklinde tanımlama yapılmıştır.

Cezai sorumluluk ise 5187 sayılı Basın Kanunu’nun m. 11 hükmünde değerlendirilmiştir. Basılmış eserler yoluyla işlenen suç yayım anında oluşmaktadır. Süreli yayınlar ve süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan ise öncelikle eser sahibi sorumludur.

Süreli yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında bulunması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumlu olacağına hükmedilmiştir. Ancak bu eserin sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlanması halinde, bundan doğan sorumluluğun da yayımlatana ait olacağı belirtilmiştir.

Süresiz yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkûm olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde yayımcının sorumlu olacağına; yayımcının belli olmaması veya basım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'de yargılanamaması hallerinde ise basımcının sorumlu olacağına hükmedilmiştir.

Basın Kanunu, süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal edici veya kişilerle ilgili hakikate aykırı yayın yapılması halinde, düzeltme ve cevap hakkının ne şekilde kullanılacağını da aynı yasanın m. 14 hükmünde detaylarıyla belirtmiştir.

Basın Kanunu’nda tanımlanan diğer bir suç ise zorunlu bilgilerin gösterilmemesidir. Bu husus yasanın m. 15 hükmünde teferruatlı şekilde ele alınmış olup, basılmış eserlerde gösterilmesi öngörülen hususların gösterilmemesi veya gerçeğe aykırı olarak gösterilmesi halinde, süreli yayınlarda sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili, süresiz yayınlarda yayımcı ve adını ve adresini göstermeyen veya yanlış gösteren basımcı hakkında para cezasına hükmedileceği belirtilmiştir.
Bu suçtan dolayı CMK m. 100/4 hükmü uyarınca tutuklama kararı verilemeyecek olup, suçun takibi şikayete bağlı değildir, re’sen takibi gerekmektedir.

Basın Kanunu’nda para cezasını gerektirir diğer suçlar, “durdurulan yayının yayımına devam etme” (m. 16), “teslim yükümlülüğüne uymama” (m. 17) olup, ağır para cezasını gerektiren bir suç da “düzeltme ve cevabın yayımlanmaması” (m. 18) şeklinde tanımlanmıştır.

Bunun dışında, yasanın m. 20 hükmünde cinsel saldırı, cnayet ve intihara özendirmede haber sınırlarını aşan ve bu fiillere özendiren yayın yapılması halinde para cezasına hükmedileceği belirtilmiştir.

Aynı yasanın m. 21 hükmünde ise kimliği açıklanmayacak olan şahıslar tanımlanmış, bu kişilerin kimliklerinin açıklanmasına veya tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar hakkında para cezasına hükmedileceği öngörülmüştür.

Keza, bir süreli yayında yayınlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yayınlamak da yasanın m. 24 hükmünde suç olarak tanımlanmıştır.

Basın suçlarından kaynaklı dava süreleri ise yasanın m. 26 hükmü uyarınca belirlenmiş olup, basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten itibaren, günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden ise altı ay içinde ceza davalarının açılması gerekmektedir. Ancak Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmemiş basılmış eserler yönünden süre, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın suç oluşturan fiili öğrenme tarihinden itibaren başlar. Ancak bu süreler, TCK’nın dava zamanaşımına ilişkin maddede öngördüğü süreleri aşamaz.

Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak kamu davası yönünden süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır.

Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda ise, eser sahibi aleyhine açılacak kamu davasında süre, bildirim tarihinden itibaren başlayacaktır.

Kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar. Lakin bu süre suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşamaz.

Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda ise, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur, ancak durma süresi de dört ayı geçemez.

BİZE ULAŞIN

Bizimle görüşmek istediğiniz hukuki konular hakkında iletişime geçebilirsiniz.

AVUKAT TOLGA ERSOY

Hobyar Mh. Ankara Cd. No:31
Hoşağası İşhanı Kat:2 No:307
Sirkeci-Fatih/İSTANBUL
HUKUK BÜROSU

İstanbul'da olan Avukat Tolga Ersoy Hukuk Bürosu tüzel kişiliklere ve şahıslara hukuki hizmet vermektedir. Ağırlıklı olarak Ceza Hukuku alanında Ağır Ceza Avukatı olarak çalışmakta birlikte, Aile Hukuku ve Tazminat Hukuku başta olmak üzere hukukun birçok alanlarında Avukatlık hizmeti sunmaktadır.

SOSYAL MEDYA

Avukat Tolga Ersoy'u Takip Edebilirsiniz.