Velayet Davalarında Bilirkişi Raporlarına İtiraz

Velayet davalarında bilirkişi raporlarına itiraz, pedagojik veya psikolojik raporların hatalı, eksik yahut taraflı olması hâlinde avukat tarafından sunulan ve raporun yeniden tetkik edilerek çocuğun üstün yararının korunmasını amaçlayan hukuki başvuru yoludur.

Velayet davalarında bilirkişi raporları, mahkemenin çocuğun üstün yararını değerlendirmesinde başvurulan en önemli araçlardan biridir. Zira pedagojik ve psikolojik tetkiklerin, velayet uyuşmazlıklarında ebeveynlerin beyan ve delilleri kadar belirleyici olduğu izahtan varestedir. Ancak her raporun gerçeğe uygun, tarafsız ve bilimsel yöntemlerle hazırlanması gerekir. Aksi hâlde, adalet duygusu zedelenebilir ve yanlış kanaatlerle ilâm tesis edilebilir.

Mahkemeler, ekseriyetle pedagojik ve psikolojik konularda uzman bilirkişilerden rapor talep etmekte, bu raporları hükmün dayanak unsurlarından biri hâline getirmektedir. Lakin raporların hatalı veya eksik olması durumunda, ilgili tarafların menfaatlerinin ağır şekilde zarar göreceği açıktır. İşte bu nedenle, avukat aracılığıyla yapılacak usule uygun itiraz, hukuki sürecin sağlıklı işlemesi için önem arz etmektedir.

Bilirkişi raporuna itiraz, sadece bir tarafın hoşnutsuzluğunu ifade eden beyan niteliğinde değildir; kanun ve mevzuat çerçevesinde şekillenen, belirli hukuki şartlara bağlı bir taleptir. Avukat, müvekkili adına raporun hangi yönlerden bilimsel temele dayanmadığını, hangi noktalarda eksiklik veya çelişki bulunduğunu somut gerekçelerle açıklamakla yükümlüdür. Bu şekilde itiraz, salt sübjektif itirazdan ayrılarak objektif bir hukukî enstrüman hâline gelir.

Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri, bilirkişi raporlarının mahkeme kararında tek başına belirleyici olamayacağını, hâkimin raporu diğer delillerle birlikte değerlendirmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Halbuki uygulamada kimi zaman raporun adeta nihai karar yerine geçecek derecede ağırlık kazandığı görülmektedir. Bu noktada avukatın hukuki itirazı, yargısal dengeyi yeniden tesis etme imkânı sunar.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında da, adil yargılanma hakkı kapsamında tarafların bilirkişi raporlarına karşı görüşlerini sunabilmeleri, çelişmeli yargılama ilkesinin vazgeçilmez unsuru olarak değerlendirilmiştir. Bilhassa çocuğun geleceğini doğrudan etkileyen velayet davalarında, tarafların bu hakkının etkin şekilde kullanılması zaruridir.

Bilirkişi raporlarına yönelik itiraz dilekçeleri, mahkemenin yeni bir rapor talep etmesine, mevcut raporun ek sorularla tamamlanmasına veya farklı uzmanlardan alınacak mütalaalarla güçlendirilmesine vesile olabilir. Bu süreç, yalnızca tarafların menfaatlerini değil, çocuğun üstün yararının somut şekilde ortaya konulmasını da temin eder. Şöyle ki, hatalı bir raporun düzeltilmesi hâlinde çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimi güvence altına alınmış olur.

Mevzuat, bilirkişi raporlarının hâkim için bağlayıcı olmadığını açıkça düzenlemiştir. Ancak raporların mahkeme kararlarında ciddi ağırlığı olduğu için, usule uygun itirazların yapılmaması hâlinde geri dönüşü zor sonuçlar doğabilir. Burada hukuk bürosu aracılığıyla hazırlanan detaylı itiraz metinleri, raporun yeniden tetkik edilmesine ve tarafsız yeni bir inceleme yapılmasına zemin hazırlar.

İtirazların gerekçelendirilmesi sırasında, pedagojik yöntemlerin yanlış uygulanması, psikolojik testlerin hatalı yorumlanması, raporda tarafsızlık ilkesine aykırı ifadeler kullanılması veya bilimsel dayanakların gösterilmemesi gibi hususlar ön plana çıkarılabilir. Böylelikle, adaletin tesisi için raporun güvenilirliği sorgulanmış olur.

Velayet davalarında bilirkişi raporlarına yönelik itiraz, sadece tarafların hak arama özgürlüğü bağlamında değil, aynı zamanda yargısal sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi açısından da büyük önem taşır. Bilhâssa çocuğun yüksek yararı gözetildiğinde, raporların bilimsel gerçekliğe uygunluğu daha da kritik bir hâl alır.

Velayet davalarında bilirkişi raporlarına itiraz kurumu, hem tarafların adalet beklentisinin karşılanmasına hem de yargısal sürecin objektif temellere oturmasına katkı sağlayan bir mekanizma olarak işlev görür. Taraf vekili olan avukat, kanun ve yasa hükümlerini dikkate alarak hazırlayacağı hukuki metinlerle, çocuğun yararını merkeze alan bir yargılamanın gerçekleşmesine katkıda bulunur. Bu itirazların etkili kullanımı, hem hukuk devleti ilkesinin hem de toplumsal güvenin korunmasına hizmet eder.