Çocuğun Dinlenme ve Tatil Düzenlemelerinin Hukukî Planlaması

Çocuğun dinlenme ve tatil düzenlemelerinin hukukî planlaması, kişisel ilişki hakkı kapsamında ebeveynler arasında adil paylaşımın sağlanması ve çocuğun üstün yararının korunması amacıyla kanun ve mevzuat mucibince mahkemece yapılan düzenlemelerdir.

Çocuğun dinlenme ve tatil dönemlerinde kişisel ilişki hakkının düzenlenmesi, Türk Medeni Hukuku bakımından hem ebeveynler arasındaki hak ve yükümlülüklerin dengelenmesini hem de çocuğun üstün yararının korunmasını gerektiren bir mesele olarak karşımıza çıkar. Tatil dönemleri yalnızca ebeveynlerin talep ve ihtiyaçlarına göre değil, çocuğun fizyolojik, psikolojik ve pedagojik gelişim telâkkisi çerçevesinde planlanmalıdır. Bu bağlamda hukuk bürosu nezdinde hazırlanan dilekçelerde avukat, hâkim önünde tatil sürelerinin çocuğun düzenine zarar vermeyecek şekilde tayin edilmesi için mütalaasını sunar.

Mevzuat hükümleri incelendiğinde, kişisel ilişki hakkı kanun koyucu tarafından bir yandan ebeveynlerin aile bağlarını sürdürmesini sağlamak için tanınmış, diğer yandan çocuğun güvenli gelişimini teminat altına almak amacıyla sınırlandırılmıştır. Lakin tatil dönemleri söz konusu olduğunda, tarafların talepleri ekseriyetle çakışmakta ve uyuşmazlık çıkmaktadır. Şöyle ki, bir ebeveyn yaz tatilinin tamamında çocuğu görmek isteyebilir; ancak bu hâl, diğer ebeveynin haklarının ihlali ve çocuğun düzeninin bozulması anlamına gelebilir.

Yargı uygulamasında mahkemeler, çocuğun yaşını, okul düzenini, sağlık durumunu ve sosyal çevresini tetkik ederek karar verir. Binâen mahkemelerin mülahazaları, yalnızca ebeveynlerin talebine değil, çocuğun yararını önceleyen bir değerlendirmeye dayandırılmaktadır. Halbuki bazı durumlarda taraflar arasında ihtilafen çıkan anlaşmazlıklar, tatil programlarının makul bir şekilde paylaşılmasına engel olur. Bu durumda hâkim, hâliyle adalet duygusunu gözeterek, bilhassa tatil sürelerini dengeli biçimde böler.

Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi kararlarında da görüldüğü üzere, tatil dönemlerinin müteaddiden bir taraf lehine belirlenmesi uygun telakki edilmemekte, zira bu düzenlemeler çocuğun anne ve baba arasında sağlıklı ilişki kurmasına mani olmaktadır. AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında da kişisel ilişki hakkı, aile hayatına saygı mefhumuyla doğrudan bağlantılı olarak mülahaza edilmektedir. Bu noktada avukat, müvekkilinin menfaatini müdafaa ederken, çocuk için müstakil bir hakikati gözetmek zorundadır.

Tatillerin düzenlenmesi, yalnızca bir takvim paylaşımı meselesi değildir; bilakis çocuğun hayatındaki istikrarın korunması, pedagojik ihtiyaçlarının gözetilmesi ve ebeveynler arası çatışmanın azaltılmasıyla doğrudan irtibatlıdır. Mülâhaza edilmelidir ki, tatil dönemleri boyunca çocuk farklı çevre, kültür ve etkinliklerden istifade etme imkânı bulur. Bu bakımdan mahkeme kararları, çocuğun sosyal gelişimini engellemeyen, bilakis destekleyen bir esasa binaen kurulmalıdır.

Tatillerin düzenlenmesinde müstesna durumlar da gündeme gelir. Mesela, ebeveynlerden birinin yurtdışında ikamet etmesi hâlinde, çocuğun okulu ve tatil programı ile uyumlu olacak biçimde genişletilmiş süreler tanınabilir. Bu hususta hâkim, çocuğun pasaport ve seyahat belgeleri mucibince velayet sahibi ebeveynin muvafakati olmadan da ilâm hükmünce karar verebilir. Bu tür düzenlemeler, çocuğun yararı telakkisiyle istisnaî şekilde uygulanmaktadır.

Kanun ve yasa hükümlerinin tatbiki sırasında, hâkimler kişisel ilişki hakkının mânasını daraltmamakta, ancak çocuğun üstün yararı kavramına binaen sınırlayıcı tedbirler alabilmektedir. Mevzuatın tafsilâtla incelenmesi hâlinde, ebeveynlerden birinin tatil döneminde çocuğu görememesi, sadece hak kaybı değil, çocuk açısından da ruhsal bir eksiklik anlamına gelmektedir. Bu bağlamda mahkeme, tarafların iddialarını ve savunmalarını tafsilatlı biçimde tetkik eder.

Hukuk bürosu aracılığıyla açılan davalarda, avukat dilekçelerinde çocuğun akademik takvimi, sosyal hayatı, sağlık gereksinimleri ve önceki tatil deneyimleri tafsilâtla sunulur. Hakim de bu verilerden müstefit olarak, tatil planlamasını yaparken tarafların iddialarını hukukî çerçevede değerlendirir. Böylece verilen karar, yalnızca bir takvim belirlemesi değil, aynı zamanda çocuğun yararını gözeten bir hukukî denge ilâmı olarak kabul edilir.

Tatil düzenlemeleri sadece ebeveynler arasında hakkaniyeti sağlamakla kalmayıp çocuğun gelişiminde müspet bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, tatil dönemleri hususunda mahkeme hükmünce alınan tedbirler, hem anne-baba ilişkilerini dengelemekte hem de çocuğun telâkki ve tahayyül dünyasını zenginleştirmektedir. Hâliyle, hukuk düzeni, adalet ilkesi ve aile hayatına saygı mefhumu arasında uyum sağlayan bir hüküm tesis edilmektedir.