Maddi vakıada, davacı pilot, davalı havayolu firmasında 08/01/2013-28.08.2014 tarihleri arasında ikinci pilot olarak çalışmıştır. Buna rağmen iş akdi “çalışmalarından verim alınamaması ve hizmetinden istifa edilememesi” gibi gerekçeyle havayolu firmasınca feshedilmiştir. İş akdi feshedilen pilot tarafından feshin geçersizliği sebebiyle işe iade davası açılmıştır.
Davalı havayolu firması ise, davacı pilotun hizmetinden istifade edemediğini, hizmet akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17., 18. ve 19. maddeleri uyarınca kıdem ve ihbar tazminatlarının da ödenmesi suretiyle geçerli nedenle feshedildiğini, fesih işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur.
Yerel Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise, davacı pilotun 18.04.2014 ve 24.04.2014 tarihlerinde yapılan Boeing 737/300-900 uçak tipi LİFUS eğitiminde iki kez başarısız olduğu, değerlendirme kurulu kararıyla nazari bilgisinin ve uçuş performansının yetersizliğinin tespit edildiği, ilave simülatör uçuş eğitiminde başarısız olduğu, yazılı savunmasının alındığı, davacının başka bir görevde istihdamının da yaptığı iş gözetilerek mümkün olmadığı gerekçesiyle feshin geçerli nedene dayandığı kanaatine vararak davanın reddine karar vermiştir (Bakırköy 32. İş Mahkemesi’nin 2014/370 E. 2015/164 K. sayılı 20/05/2015 tarihli ilamı). Yerel Mahkeme kararı, davacı pilot tarafından temyiz edilmiştir.
İşbu maddi vakıa temelinde verilen Yargıtay kararı, emsal teşkil edecek niteliktedir. Şöyle ki;
“Davacı davalı havayolu şirketinde ikinci pilot olarak görev yapmaktayken iş sözleşmesi çalışmalarından verim alınamadığı hizmetinden istifade edilemediği gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. ve 18. maddeleri uyarınca feshedilmiştir.
“Her ne kadar mahkemece yukarıda gerekçeyle davanın reddine karar verilmişse de, davacının B737 simülatör kontrolünde iki defa başarısız olması üzerine savunmasının istendiği davacının elektronik posta yoluyla 30.04.2014 tarihinde savunmasını gönderdiği Operasyonel Uçuş Emniyet Yeterlilik Değerlendirme Kurulu'nun 08.05.2014 günü toplandığı, LIFUS sürecinde 4 kez başarısız olduğu, LIFUS süreci bitiminden sonra ilk yıllık kontrolünde iki kez başarısız olduğu, nazari bilgisinin kabul edilebilir seviyenin altında olduğu, aletli uçuş performansının kabul edilebilir seviyenin altında olduğu, durumsal farkındalık konusunda yetersiz olduğu tespit edildiği belirtilerek davacının ortaklık ile ilişiğinin kesilmesi kanaatiyle Disiplin Kurulu'na sevki kararı alındığı, davacının konuyla ilgili Disiplin Kurulu'na sevk edilecekken edilmediği, bunun davalının kabulünde de olduğu, ardından davacının 10.07.2014 tarihinde çalışmalarından verim alınamadığı hizmetinden istifade edilemediği gerekçesiyle yeniden savunmasının istendiği, davacının 11.07.2014 tarihinde savunmasını verdiği ve iş sözleşmesinin çalışmalarından verim alınamadığı hizmetinden istifade edilemediği şeklinde gerekçeyle 28.08.2014 tarihli bildirimle feshedildiği görülmektedir.
“Davacının 30.04.2014 tarihinde konuyla ilgili savunmasını verdikten ve bu savunma üzerine 08.05.2014 tarihli Kurul kararıyla ortaklıkla ilişkisinin kesilmesi kanaatiyle Disiplin Kurulu'na sevki yönünde karar alınmasına rağmen davacının disiplin kuruluna sevkinin yapılmadığı, davacıdan genel ifadelerle yeniden savunmasının istenerek iş sözleşmesinin feshedildiği, fesih tarihi dikkate alındığında fesihte makul süreye uyulmadığı, feshin bu nedenle geçerli nedene dayanmadığı gibi, davalı şirketin ‘Operasyonel Emniyet Yeterlilik Değerlendirme Kurulları Prosedürü’nde eğitimde başarısız olanların eğitimin yenilenmesi yönünde karar alabileceğinin öngörüldüğü, davacıya 08.05.2014 tarihli Kurul kararından önce Kurul tarafından eğitim yenilenmesi yönünde bir karar alınmadığı, pilot adaylığından 10.02.2014 tarihinde II. pilot olarak atanan davacıya eğitimin yenilenmesi hakkı sunulmadan feshin son çare olması ilkesine aykırı olacak şekilde iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda feshin geçerli nedene dayanmadığının kabulüyle davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2014/37195 E. 2015/10149 K. sayılı 11.03.2015 tarihli ilamı).
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, Yargıtay’ın feshin son çare olması ilkesini somut olaya uygulamış olmasıdır. Bu içtihat, Türk Havayolu firmalarında çalışan pilotlar için olduğu kadar ilke olarak hostes ve diğer personele uyarlanabilecektir. Havayolları firmaları uygulamada feshin son çare olması ilkesine uygun hareket etmek durumundadırlar.
Keza, her ne kadar kararda değinilmemiş ise de, davacı pilotun işe iade davası açabilmesinin yasal dayanağının çalıştığı havayolu firması ile bu firmada teşkilatlanmış olan sendika arasında akdedilen Toplu İş Sözleşmesi’nde personelin iş akdinin feshinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırılmış olmasıdır. Şayet havayolu firmasının imzaladığı Toplu İş Sözleşmesi hükmü olmasaydı, sadece Borçlar Kanunu’nun sağladığı korumadan istifade edilebilecek ve işe iade davası açılamayacaktı.