olandırıcılık suçunda mağdurun zararının giderilmesi ne ölçüde indirim sebebi olacaktır? Eğer mağdur ödemeyi kabul etmezse depo kararı verilecek midir?
Bu hususta, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/15-735 E. 2016/55 K. sayılı 9.2.2016 tarihli ilamı, izlenmesi gereken yolu göstermektedir. Şöyle ki; karara konu uyuşmazlık; dolandırıcılık suçundan mağdurların uğradıkları zararı kısmen gideren ve geri kalanını da karşılamak isteyen sanık hakkında TCK'nun 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından mahkemece bir ödeme noktası belirlenerek zararı gidermek üzere imkan tanınması amacıyla Özel Dairece hükmün bozulması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, TCK m. 168/4 uyarınca, kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, mağdurun rızası aranmaktadır. Ancak zararın tamamının aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi yahut giderilmek istenmesi halinde, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun rızası aranmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/15-735 E. 2016/55 K. sayılı 9.2.2016 tarihli ilamında, mağdurun iade veya tazmini kabul etmemesi olgusunun sanık aleyhine yorumlanmaması ve mahkemece bir ödeme noktası belirlenmek suretiyle zararı gidermek isteyen sanığa zararı giderme imkanı sunulması gerektiğine hükmedilmiştir.
“Yerel mahkemece zararın miktarının ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istendiğinin tespit edilerek, bir ödeme noktası tayin edilip, sanığa zararı giderme imkanı sunularak sonucuna göre sanık hakkında TCK'nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayin edilmesi gerekmektedir“ (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/15-735 E. 2016/55 K. sayılı 9.2.2016 tarihli ilamı).
Dolayısıyla, sürmekte olan dolandırıcılık davalarında, şayet sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı istemesi halinde, işbu karara atıfla ödeme noktası tayini talep edilmesi gerekecektir. Katılanın rıza göstermemesi durumunda dahi, bu yöndeki talebin içtihatla desteklenmesi halinde Mahkemece dikkate alınacaktır. Talebin kabul görmemesi neticesinde daha ağır ceza tayininde ise, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun işbu kararına atıfla temyiz edildiğinde, kararın içtihatla gösterilen usule aykırı verilmesi nedeniyle bozulabilmesi de kuvvetle muhtemeldir.