Cinsiyet Değişikliği Dava Dilekçesinde Önemli Unsurlar
Cinsiyet değişikliği davası, trans bireylerin kimliklerini hukuken tanıma imkânı sağlayan ve doğru hazırlanmış dilekçeler ile usul, kanun ve içtihatlara uygun yürütülmesi hâlinde adaletin tecellisini mümkün kılan, aksi durumda ise hak kayıplarına yol açan hassas bir süreçtir.
Usul hukuku alanında yaygın bir deyiş, “her dava, dava dilekçesi ile kazanılır veya kaybedilir” şeklindedir. Bunun nedeni, dava açıldıktan sonra, iddiaların ve delillerin genişletilmesi yasağının bulunması, hâliyle dava dilekçesinde bir eksiklik olması hâlinde bu durumun sonradan telafisinin önünde usul hukuku yönünden ciddi zorluklar olmasıdır.
Bu deyiş, yalnızca bir mecaz değil, usul hukukunun hakikâtine dair bir ilâm niteliğindedir. Zira kanun koyucu, tarafların iddia ve savunmalarını belirli bir süre ve usul çerçevesinde sunmasını emretmiş, aksi hâlde davaların belirsizliğe sürüklenmesini önlemek istemiştir. Hâliyle, dilekçedeki her eksiklik, netice itibarıyla adaletin gecikmesine sebebiyet verebilir.
İçtihatlarda da müteaddiden görüldüğü üzere, dava dilekçesinde yer almayan bir iddianın yargılamanın ilerleyen aşamalarında ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu durum, bilhassa cinsiyet değişikliği davalarında büyük önem arz eder. Çünkü bu davalarda kişisel veriler, sağlık raporları ve otobiyografik bilgiler ilk aşamada sunulmadığı takdirde, sonradan telafisi neredeyse imkânsızdır. Bu noktada, dilekçede yapılacak en küçük bir ihmalin, bireyin hayatına doğrudan tesir eden bir yargılamayı olumsuz etkileyeceği izahtan varestedir. Bu yüzden, dava dilekçesi yalnızca bir formalite değil, bilâkis bireyin adalet talebinin ilk somut belgesi ve hak arama özgürlüğünün tafsilâtla ifadesidir.
Trans bireylerin hayatında dönüm noktası olan konu, cinsiyet değişikliğidir. Bu süreçte, trans bireylerin yaptığı en vahim hatanın, standart dava dilekçeleri örneği kullanarak dava açtıkları olduğu görülmektedir. Her bireyin hayat hikâyesi ve yaşadığı toplumsal muamelât kendine özgüdür. Bu hakikât, trans bireylerin hukuki süreçlerinde de göz önünde bulundurulmalıdır. Zira kanun ve mevzuat, her ne kadar genel kuralları belirlese de, bu kuralların tevilen ve bireysel şartlara tatbiki hakimin değerlendirmesine tâbidir. Standart dilekçeler ise bu farklılıkları görmezden gelerek bireyin öznel haklarını ihmal etmektedir. Bilhassa cinsiyet değişikliği davalarında otobiyografik unsurların eksikliği, hakimin mülâhaza yapmasını zorlaştırır. Çünkü hâkim, dilekçedeki kişisel anlatılardan istifâde ederek davanın mâhiyetini tetkik eder. Bu unsurlar yoksa, dava soyut ve klişe ifadelerden ibaret kalır.
Standart dilekçeler kullanılarak açılan davalar, bireyin özel hayatına uygun bir çözüm imkânı sunmaz. Halbuki, bireysel farklılıkların mefhumunu kavramış ve bunu dilekçeye yansıtmış bir yaklaşım, adaletin tecellisi için zorunludur.
İnternette cinsiyet değişikliği dava dilekçesi örneği şeklinde bir arama yapıldığında, içinde bazı hatalar dahi barındıran, internetteki bilgi kirliliğinden nasibini almış birtakım dökümanlar görülmektedir. Hatta bu dilekçelerin birine, dilekçenin en üst kısmında, görevsiz olan mahkemeye hitaben davanın açılacağı belirtilmiştir. Bu gibi bir hatayla dava açılsa, mahkeme davayı esasa girmeden görev yönünden reddedecektir ve görevli mahkemeye gönderilme işlemleri yapılacak, ciddi şekilde süre kaybedilecektir. Cinsiyet değişikliğine izin davası ve nüfusta cinsiyet ve isim değişikliği davası bazı bireylere kendi başlarına da takip edebilecekleri, kolayca netice alabilecekleri dava türleriymiş gibi görünmektedir. Oysa ki, bu alanda geniş içtihatlar ve emsaller bulunmaktadır. Yasanın aradığı kriterler sağlanmadığında red kararı verilebilmekte, akabinde yıllarca sürecek istinaf ve temyiz süreçleri yaşanmaktadır. Görev yönünden verilen ret kararları, yalnızca teknik bir sorun değil, aynı zamanda adaletin gecikmesine sebep olan ciddi bir meseledir. Zira görevsizlik kararları, dosyanın bir mahkemeden diğerine gönderilmesine yol açar ve ekseriyetle bu işlemler aylarca sürebilmektedir. Bu hâliyle, bireyin temel haklarının kullanımına ket vurulmuş olur.
Misal olarak, bir birey yanlışlıkla Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurmuş olsa, mahkeme davayı esasa girmeksizin reddeder. Oysa cinsiyet değişikliğine izin davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk’tur. Bu basit gibi görünen hata, davacının en az bir yıl kaybetmesine sebebiyet verebilir. Halbuki doğru bir hukuki tetkik ve güncel içtihatlardan istifâde edilseydi, bu kayıp yaşanmazdı. Bu itibarla, internetteki hazır dilekçelerden istifâde edilmesi, çoğu zaman faydadan ziyade zarara yol açmaktadır. Bilâkis, uzman avukat eliyle hazırlanmış bir dilekçe, hem mevzuat hem de içtihatlar binâen eksiksiz olur ve bireyin haklarının korunmasına hizmet eder.
Tüm bu sürecin uzman bir avukat ile takibinde hukuki yarar bulunmaktadır. Ancak davasını kendisi açmak isteyen bireylerin de dikkat etmesi gereken birtakım hususlar mevcuttur. Bir avukatın tecrübesi, yalnızca mevzuata hâkimiyet değil, aynı zamanda davanın sosyal mâhiyetine yönelik doğru mülâhazalar yapabilme imkânıdır. Zira cinsiyet değişikliği davaları, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda tıbbî, psikolojik ve sosyolojik boyutlar içermektedir. Bununla birlikte, kendi davasını açmak isteyen bireylerin de haklarını koruyabilmesi için bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Misal olarak, dava dilekçesinde otobiyografik bilgilerin verilmemesi hâlinde hâkim, bireyin süreci gerçekten yaşayıp yaşamadığını yeterince tetkik edemeyebilir. Uzman avukat desteği elbette ki büyük bir güvence sağlasa da, müstesnâ hâllerde bireylerin kendi haklarını aramaları da mümkündür. Bu durumda, mevzuatın gereklerini tafsilâtla bilmek ve buna göre hareket etmek kaçınılmazdır.
Öncelikle, her bir dava diğerinden farklıdır. Nasıl ki her bir insan kendine özgü bir bireyse, her trans bireyin de öyküsü ve tecrübeleri kendine has ve özeldir. Bir dava dilekçesinde öncelikle otobiyografik bilgi verilmeli, birey kendini ne şekilde trans yapıda gördüğünü anlatmalıdır. Otobiyografik bilgiler, hakimin yapacağı ilk tetkikler için önemlidir. Otobiyografik anlatımların dava dilekçesine dâhil edilmesi, bireyin hayatının tafsilâtla yargı mercilerine aktarılması anlamına gelir. Bu bilgiler, hâkimin dava dosyasını yalnızca teknik bir mesele olarak değil, aynı zamanda bireyin hayatıyla doğrudan ilgili bir hak arayışı olarak telâkki etmesini sağlar. Bilhassa cinsiyet değişikliği davalarında hâkim, dilekçedeki kişisel anlatımlardan istifâde ederek bireyin sürecini daha doğru kavrayabilir. Bu bağlamda, dilekçe yalnızca bir hukukî metin değil, aynı zamanda bireyin kimliğini ortaya koyan bir otobiyografi hüviyetindedir. Bu itibarla, dava dilekçesinde yer alacak otobiyografik bilgiler, adaletin tesisinde vazgeçilmezdir. Misal olarak, bireyin çocukluk döneminde hissettiği cinsiyet uyumsuzluğu veya eğitim hayatında yaşadığı zorlukların anlatılması, hâkimin sürece dair mülâhaza yapabilmesini kolaylaştırır.
Eğer daha önceden psikiyatri veya endokrinoloji bölümlerinden bu yönde alınan raporlar mevcutsa, bunlara yer verilmeli ve gerekli açıklamalar yapılmalıdır. Bu raporlar, yalnızca birer tıbbî belge değil, aynı zamanda yargılama sürecinde dilekçedeki iddiaların teyidi için elzem delillerdir. Zira kanun, cinsiyet değişikliği izni verilmesi için bireyin bedensel ve ruhsal açıdan uygun olduğuna dair uzman hekim raporlarını şart koşmaktadır. Bu raporlara yer verilmemesi hâlinde, mahkeme davayı reddedebilir. Halbuki dilekçeye eklenen raporlar, hakimin yapacağı tetkiklerde yol gösterici olacak, sürecin hızlanmasına ve adaletin gecikmemesine katkı sağlayacaktır. Tıbbî raporlar dilekçeye eklenmediğinde birey, istinaf ve temyiz süreçlerinde vakit kaybeder. Misal olarak, raporların yokluğunda mahkeme yeniden bilirkişi raporu aldırmak zorunda kalır, bu da yıllarca sürecek bir zaman kaybına yol açar.
Bununla birlikte, cinsiyet değişikliği davalarında görevli mahkemeler ile ilgili sıkıntılar sıkça yaşanmaktadır. Bir mahkeme kendinin görevsiz olduğuna dair karar verdiğinde, en pratik şey bu karara karşı istinaf yoluna gitmeyip dosyayı görevli olduğu belirtilen mahkemeye göndermek gibi görünmektedir. Ancak dosya gönderildiğinde, bu mahkeme de kendi görevsizliğine hükmederse, olumsuz görev uyuşmazlığı yaşanacaktır ve dosya zorunlu olarak istinaf mahkemesine gönderilecektir. Bu süreçler bir yıllık bir zamana mal olabilmektedir. Bu nedenle, davanın en başında dava dilekçesinde cinsiyet değişikliğine izin davasında görevli mahkemeyi gösterir şekilde hukuk doktrini ve güncel içtihat destekli bilgilere yer vermek gerekmektedir. Görev uyuşmazlıkları, yalnızca bireylerin sürecini geciktirmekle kalmaz, aynı zamanda adaletin tesisinde ciddi bir boşluk yaratır. Bu boşluk, özellikle trans bireylerin haklarının korunmasında telafisi güç sonuçlar doğurur. Halbuki, dava dilekçesinde görevli mahkemenin doğru gösterilmesi hâlinde bu tür ihtilâfların yaşanması önlenebilir. Bu noktada, mevzuat ve doktrin bilgisinden istifâde edilmesi, sürecin hızlanması açısından elzemdir. Görevli mahkemenin doğru gösterilmesi, yalnızca teknik bir ayrıntı değil, aynı zamanda bireyin haklarının korunmasında temel bir unsurdur. Bu itibarla, dava dilekçesi hazırlanırken güncel içtihatların tetkik edilmesi izahtan varestedir.
Cinsiyet değişikliği davasında hatalı dilekçeler süreçleri uzatabilir. Bu nedenle, uzman avukat desteğiyle sürecin doğru başlatılması büyük önem taşımaktadır. Bir dava dilekçesinde hata yapılması, yalnızca şekli bir eksiklik değil, aynı zamanda hakların kullanılmasında ciddi bir engel doğurabilmektedir. Zira kanun koyucu, usule dair kuralları düzenlerken adaletin gecikmemesi ve hakkın tesisi için bir çerçeve belirlemiştir. Lakin yanlış hazırlanmış bir dilekçe, bilhassa cinsiyet değişikliği gibi hassas konularda bireylerin temel haklarının telâkki ve tecellisini geciktirmekte, hatta bazen tümden engellemektedir. Bu bağlamda, dava dilekçesinin doğru hazırlanması yalnızca şekli bir yükümlülük değil, aynı zamanda adaletin tesisinde en önemli adımlardan biridir. Şöyle ki, dilekçedeki eksiklikler neticesinde davanın reddedilmesi hâlinde birey, yeniden dava açmak zorunda kalmakta ve süreç yıllarca sürebilmektedir. Halbuki dava açma hakkı, Anayasa ve yasa mucibince korunan temel haklardandır. Bu itibarla, uzman avukat desteğiyle dilekçenin hazırlanması, yalnızca hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda bireyin kişisel haklarının korunması açısından da elzemdir. Misal olarak, dilekçede görevli mahkemenin doğru belirtilmemesi hâlinde yaşanan süre kayıpları, uzman bir avukatın öngörüsü sayesinde kolaylıkla bertaraf edilebilmektedir.
Trans bireyler için cinsiyet değişikliği süreci, hayatta bir defa gerçekleşen önemli bir konudur. Nasıl ki ameliyat olunurken alanında uzman cerrah ve hekimler tercih edilecekse, hukuki sürecin de uzman bir avukat ile takibinde hukuki yarar bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken mefhum, cinsiyet değişikliğinin yalnızca bir tıbbî müdahale olmadığı, aynı zamanda hukuki ve toplumsal bir kimlik kazanma süreci olduğudur. Bu nedenle, sürecin her aşamasında uzmanlık gerekmektedir. Misal olarak, yanlış bir hukuki adım, bireyin nüfus kaydında yıllarca beklemesine sebep olabilir. Halbuki doğru bir dilekçe ve hukuki temsil, süreci hızlandırarak bireyin kimliğini resmî olarak kazanmasına katkı sağlar. Neticede, cinsiyet değişikliği davası bireyin hayatındaki en mühim dönüm noktalarından biridir. Bu itibarla, uzman avukat desteği ve mevzuata uygun bir dilekçe hazırlanması, sürecin etkin şekilde işleyişi için son derece önemlidir.